Gönderi

Yokluğunla çöken bu ıssızlık şahittir Öyle ya, bendeki varlığına en çok yokluğun şahittir Bir nida! Fatih değilsen yıkma sırlarımı Bu giriştiğim bir gönül cengi değil Bir gönül ki hiçbir gönül dengi değil Ve sulh ki bir yanı hep münafıktır Gözlerimde hala bir gençlik sıhhati Ki onlar henüz seni görmedi Ve bilmem hangi aynanın takati, Kâfidir senin yükünü çekmeye Cesaretimi yitirmemek uğruna katlandığım cehalet Merdiven altlarında çekilesi değil bu çile Sevda uğrunadır cerh edildiysem de Feza uçsuz bucaksızsa Ve yoksa demirden parmaklıkları Ne kaybetmiş kafesliğinden İşte aklın kilit noktası Salıverdiğim hiçbir kuş dönmemiş kafesine Sense bilmişsin kafesin feza, fezanın kafes olduğunu Uçmayı öğrenmedim, sana güvenim tamdı Gitsen de elbet dönerdin, ne gamdı Ben seni bilirdim uzaktan, bir güzel zandın Derken bir sevda kuşu oldun, palazlandın Ve ben borç bildim fezayı sırtlanmayı Yirmi yedi Mayıs iki bin yirmi iki 01.00
·
456 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.