Yokluğunla çöken bu ıssızlık şahittir
Öyle ya, bendeki varlığına en çok yokluğun şahittir
Bir nida! Fatih değilsen yıkma sırlarımı
Bu giriştiğim bir gönül cengi değil
Bir gönül ki hiçbir gönül dengi değil
Ve sulh ki bir yanı hep münafıktır
Gözlerimde hala bir gençlik sıhhati
Ki onlar henüz seni görmedi
Ve bilmem hangi aynanın takati,
Kâfidir senin yükünü çekmeye
Cesaretimi yitirmemek uğruna katlandığım cehalet
Merdiven altlarında çekilesi değil bu çile
Sevda uğrunadır cerh edildiysem de
Feza uçsuz bucaksızsa
Ve yoksa demirden parmaklıkları
Ne kaybetmiş kafesliğinden
İşte aklın kilit noktası
Salıverdiğim hiçbir kuş dönmemiş kafesine
Sense bilmişsin kafesin feza, fezanın kafes olduğunu
Uçmayı öğrenmedim, sana güvenim tamdı
Gitsen de elbet dönerdin, ne gamdı
Ben seni bilirdim uzaktan, bir güzel zandın
Derken bir sevda kuşu oldun, palazlandın
Ve ben borç bildim fezayı sırtlanmayı
Yirmi yedi Mayıs iki bin yirmi iki
01.00