Gönderi

Akıllı insanlar, attığı birkaç sloganın işe yaramadığını deneyimledikten sonra slogan atmamaya karar veren kişilerdir. Onlar gerçekten deneyimlemedikleri, meleke haline getirmedikleri bir söylemi dile getirmezler. Diğerleri ise dünyada asla karşılık görmeyecek söylemleri slogan olarak tekrar ederler. Bunlar iki çeşittir; birisi sloganı sınayacak imkân bulamaz, çünkü kapalı bir fanus içerisinde yaşamaktadır. Ömrünü haklı olduğunu zannederek tüketebilir. Diğeri ise fanustan her çıktığında sloganının işe yaramadığını görür. Ancak sloganı terk etmek yerine yaşamayı terk eder ve kendisini hayata kapatır. Hayatı deneyimlemekten kaçabileceği küçük bir fanusta, sloganları ile güvenli alanda ömrünü tamamlamayı tercih eder. Her ikisi de nihayetinde bir fanusa kapanarak hayatı deneyimlemekten vazgeçmek zorundadır, çünkü deneyim sloganı yıkacaktır. Burada kişi psikolojik faktörlerle söylemini korumaya azmetmektedir. Konuyu genelden İslami ilimlere çekecek olursak fıkıh (lügat anlamı derin anlayış) ve tefakkuh, sloganın tam zıddıdır. Örneğin fetvada hükme mevzu olan konuyu bilmek, İslami hükmü bilmek kadar önemli görülmüştür. Diğer bir deyişle ticaret hakkında fetva verecek olanın sadece ayet ve hadisleri değil ticareti de bilmesi zaruri görülmüştür. Genel geçer fetvalar böyleyken ilmihalde bu durum daha da açığa çıkmaktadır. İlmihal basit çeviri ile "hal"in ilmidir. Bir hal üzerine odaklanmıştır. Örneğin domuz eti yemenin haram olduğu hükmü genel bir hükümdür. Açlıktan ölmek üzere olanın yiyecek başka bir şey bulamadığı durumda domuz eti yemesi farz olur. Zira canı korumak domuz eti yememekten daha önemli ve dinidir. Burada genel hükmü tersyüz eden şey ortaya çıkan "hal"dir. Eğer insanların halleri bilinmeden genel hüküm "her halde" onlara telkin edilecek olsaydı bu ilim değil, slogan dediğimiz şey olurdu. Sloganlaşan bir fıkıh oksimorondur.(birbiriyle zıt ya da çelişkili)
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.