Gönderi

174 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hüseyin Rahmi Gürpınar reçelleriyle de ünlüymüş! Yakın dostları, onun titizlik hastalığının olduğunu, evden çıkmadığını, entarisinin ucuyla sadece kapı tokmaklarına dokunabildiğini, hatta zor durumda dışarı çıktığında eldivensiz kimseyle tokalaşmadığını aktarmışlar. Kendisi ev işlerinde çok becerikliymiş, örgü örmeyi, dantel işlemeyi de çok iyi bilirmiş. Hatta Avrupa’dan çeşitli kataloglar getirerek yeni modeller denemeyi de pek severmiş. Muazzam salatalar da yapıyormuş kendisi.. Hakkındaki böyle detayları bilerek eserlerini okuduğumda, ne kadar da hoş bir beyefendi olduğunu hayal edebiliyorum. Gürpınar'ın eserlerini “bahar güneşi” olarak nitelendiriyorum, sımsıcak ve tatlı. Okurken minnoş minnoş gülümsemeler yerleştiriyor yüzünüze. Eserin girişinde bir okuruyla mektuplaşmasına yer verilmiş, o okurun talebi üzerine romanı ortaya çıkarmış olduğunu ifade etmiş. Çok tatlı bir jest bence. Romanda “perili ve cinli” bir köşke hizmetçi olarak gelen “Muhsine” ve onun başından geçenler anlatılıyor. Muhsine Hanım genç yaşta dul kalmış bir hanım ve kimsesi de yok. Onu Dudullu yakınlarında bir çiftliğe yerleştirirler. Çiftlikte bir hanımefendi ve hizmetçileri vardır. Ancak hanımefendi rahatsızdır ve ortalıkta pek görünmez. Köşkü de hayaletler, cinler ve periler yönetmektedir. Yaşananlarsa hem ürkütücü hem de trajikomiktir. Muhsine’nin iç konuşmaları, düşünceleri, hisleri o kadar güzel yansıtılmış ki; sanki köşkün bir bölümünde her şeye tanıklık ediyormuşsunuz hissi veriyor. Kitabın sonuna kadar merak da peşinizi bırakmıyor. Eserin alt metninde akla ve bilime önem verilmesi gerektiği, batılın kölesi olunmaması gerektiği mesajı verilmiş. Hüseyin Rahmi’yle henüz tanışmadıysanız, bu eserle tanışmanızı tavsiye ederim.
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Can Yayınları · 201911bin okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.