Bıçak gibi Keskin Bir Roman: “Sharp Objects”
“Zehirle emzirilen bir çocuk, huzuru can yakmakta bulur.”
- Keskin Şeyler - s. 343-
Keskin Şeyler kitabını okumadan önce HBO tarafından uyarlanan “the Sharp Objects” dizisini izlemiş ve diziyi çok sevmiştim. Melankolik ve insan psikolojisinin karanlık tarafını ele alan ürkütücü tarafıyla izlemesi zevkli bir mini diziydi. Sonunu da gördükten sonra kitap nasıl işlemiş diye merak ederek kitabı da okudum. Son kısımlar hariç neredeyse çok fark yok. Sonları avantaj olarak daha detaylı ve ne olacağını bilmemize olanak sağlarken ; dizinin kattığı yenilikler ve çekim teknikleri sayesinde üzerimizde etkisi daha vurucuydu birçok açıdan.
Ailesinden ve doğduğu kasabadan uzakta olan gazetecimizin doğduğu kasabada 2 kızın ölümü ile sonuçlanan olayı araştırması İçin kasabaya dönüşüyle başlayan roman (ve dizi) karanlık aile sırlarını, acımasız bir seri katili, kurban çocukları ve tüylerimizi diken diken eden insanın karanlık yönünü gösteriyor bize.
Kitapta erkek egemen bir kültüre sahip kasabada kadınların merkezde olduğu ve olayları şekillendirdiğini okuyoruz. Sonu da çarpıcı olmasıyla beraber dizide bize bırakılan kısımları kitaptan okuyabilmek hoştu. Bunun yanında benim en sevdiğim tarafı dizide ve kitapta aile bağları işlenirken şu mesajı vermiş olması : ev- aile doğduğunuz yer değildir , kabul gördüğünüz anlaşıldığınız yerdir. Nitekim ki Nihan Kaya ‘nın son kitabı Beni Zorla Sağma, Bırak Ben Emzireyim Seni ‘de geçtiği gibi : “İrlandalı romancı Cecelia Ahern ‘Ev bir yer değildir. Ev bir duygudur.’ demişti.”
Ben kitabı da diziyi de sevdim. Diziyi bir tık daha çok sevdim.
İnsanın karanlık yönünü, zehirli aile bağlarını ve üzerimizdeki kesici etkisini, cinayetleri ve psikoloji gerilimi…okumayı seviyorsanız kitabı sevebilirsiniz.
Kitapla kalın sağlıcakla kalın…