Gönderi

Herhangi türden bir sevecenlik ona (nevrotik bireye) yüzeysel bir güvence ya da bir mutluluk duygusu bile verebilir, ancak bu, derinlerde yatan inançsızlığa toslar ya da güvensizlik ve korku yaratır. O, buna inanmaz, çünkü inatla belki de hiç kimsenin kendisini se­vemeyeceğine inanmaktadır. Ve sık sık bu sevilemez olma duygusu, tersini gösteren gerçek deneyimlerin sarsamadığı bilinçli bir inanç yapısını taşır. Bu sevilemez olma duygusu gerçekten de öylesine tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edilebilir ki, bu hiç bir zaman bilinç düzeyinde bireyin canını sıkmaz, ama dile getirilmediği zaman bile sanki her zaman bilinçli olan bir inanç kadar sarsılmaz olur. Aynca bu duygu, genellikle gururun yönettiği bir "boş ver" tutumuyla gizlenebilir ve bu durumda bunu ortaya çıkarma konusunda zorluk çıkarmaya yatkın olur. Sevilemez olma inancıyla sevme yetisinden yoksun olma ara­sında yakın bir akrabalık vardır; aslında bu, söz konusu yeti yokluğunun bilince yansımasıdır. Başkalarına gerçekten düşkün olan bir insan, onların da kendisine düşkün olabileceği konu­sunda kuşku duymayacaktır.
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.