Gönderi

Bir sabah uyandım, kahvemi hazırlarken zihnimde beliren düşüncelerle boğuşuyordum. Hayatın belirsizlikleriyle dolu yollarında ilerlerken netlik arayışım boşunaydı. İş yerinde, arkadaşlarla, hatta markette sırada beklerken bile hep aynı soruyla karşılaşıyordum: "Neden her şey bu kadar belirsiz?" Düşüncelere dalmışken, kapı çaldı. Komşum Muhittin amca, elinde bir tabak dolusu börekle içeri girdi. "Oğlum," dedi, "hayatta net bir şey yok, tolerans çok." Bir an durakladım, bu cümlede derin bir anlam aradım. Muhittin amca ise gülümseyerek ekledi, "Bu börek de karışık oldu, içindeki malzemelerden emin olamadık ama ye, beğenirsin." Böreği yerken düşündüm; hayat da Muhittin amca'nın böreği gibi. İçinde ne olduğunu bilmeden, tatların bir araya gelip nasıl bir lezzet yaratacağını öngöremeden yaşıyoruz. Bazen tatlı, bazen acı, ama her zaman sürprizlerle dolu. Günler geçerken, hayatın bu belirsizliğine karşı tolerans göstermeyi öğrendim. Kafamdaki "netlik" arayışını bir kenara bırakıp, anın tadını çıkarmaya çalıştım. Çünkü hayatın özü, belki de bu belirsizlikte saklıydı. Net olan tek şey, Muhittin amca’nın böreklerinin her zaman lezzetli olduğuydu.
·
1 artı 1'leme
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.