Gönderi

... "Öyle, öyle!" diyen Nietzsche ısrarlıydı. "Daha derinlere bakarsanız, bu arzunun da tüm diğer insanlardan daha üstün olma arzusu olduğunu görürsünüz. 'Âşık', 'seven' kişi değildir; aslında o, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar. Bütün isteği, tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır. Altınları başında nöbet tutan ejderha kadar alçak ruhludur. Dünyayı falan sevmez, tersine tüm diğer canlılara karşı bir umursamazlık içindedir." ... "Evet, evet, Bertha sizin, hayatındaki tek erkek olduğunuzu söylediğinde büyük bir zevk duymuştunuz!" ... "Ama siz cinselliği başka bir yöne çeviriyorsunuz! Ben cinsel dürtülerimi cinsel organlarımla duyuyorum, soyut ve zihinsel bir güç arenasında değil!" ... "Hayır" dedi, Nietzsche, "ben yalnızca gerçek adını koyuyorum! İhtiyacı olduğunda cinselliği yaşayan bir erkeğe diyeceğim yok! Ama bunun için yalvaran, bütün gücünü onu idare eden kadına; kendi zayıflığını ve erkeğin gücünü, kendi dişi gücü haline çeviren o hilekâr kadına bırakan erkeklerden nefret ederim." ... "Ah, gerçek bir erotizmi nasıl inkâr edebilirsiniz? Siz, biz insanoğlunu yeniden üremeye götüren doğal dürtüleri, biyolojik özlemleri inkâr ediyorsunuz! Şehvet yaşamın ve doğanın bir parçasıdır!" ... "Parçası ama yüce bir parçası değil! Aslına bakılacak olursa, yüce parçanın ölümcül düşmanıdır." "Şehvet, topuklarımızı kemiren bir orospudur! Ve bu orospudan bir parça et esirgendiğinde bir parça ruh için yalvarmayı çok iyi becerir." Gördüğünüz gibi sorun, cinselliğin olup olmamasında değil, başka bir şeyi, ondan çok daha değerli, sonsuzluk kadar kıymetli bir şeyi yok etmesinde! Şehvet, tahrik olma, tensel zevkler; bunların hepsi köle edicidir! Yığınlar, şehvet yalağından beslenen domuzlar gibi bir yaşam sürerler.
·
143 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.