Gönderi

384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Melih Esen Cengiz
Melih Esen Cengiz
İttihat ve Terakki’nin efsane lideri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son gerçek sadrazamı Almanya’da suikasta uğramış ancak naaşı 25 Şubat 1943 yılında medeniyetler beşiği İstanbul’a gelmişti. Ölümünden tam 21 yıl sonra... İkinci Cihan Harbi ile birçok ülke kasıp kavrulurken “Naaşın iadesi” için doğru bir zaman mıydı? Türkiye Cumhuriyeti tüm ısrar ve baskılara rağmen savaşa katılmamış olsa da, özellikle İstanbul’da diğer devletlerin casusları kol geziyordu. En ufak bilginin önemi büyüktü. Bu savaşı ya Almanlar ya da Ruslar kazanacaktı. Kazanını ise geri plandaki ajanlar belirleyecekti. Hristiyanlar ve müslümanlar için önemli bir yere sahip olan Ayasofya ise kirli pazarlığa mekan sahipliği yapacaktı. Kusursuz bir plan #ayasofyadabirçığlık ile altüst olacak iki ölümle sonuçlanacaktı. Papaz Mikhail’in Ayasofya’da ne işi vardı? Peki ya imam Muhlis Efendi’nin? Karay Türk’ünün bu alışverişten payı neydi? Cinayet büronun dahi üstlenmediği ölümlerle sonuçlanan dosyaya Sultanahmet Karakolu polisleri mi aydınlatacaktı? Karakol Amiri Atilla ve polis memuru Mesut, tüm düğümleri çözebilecek mi? Üç semavi dine ev sahipliği yapan İstanbul’da “din savaşları” mı başlamıştı? Tarihin tozlu yollarında yürümek ve polisiye gerilim türüne teslim olmak isteyenlere tavsiyemdir. Keyifli okumalar dilerim.
Ayasofya'da Bir Çığlık
Ayasofya'da Bir Çığlık
Ayasofya'da Bir Çığlık
Ayasofya'da Bir ÇığlıkMelih Esen Cengiz · Altın Kitaplar · 202519 okunma
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.