Gönderi

(Tevekkül makamına talip olan kimsel)hiçbir zaaf ve şüpheye düşmeden kesin olarak şunu doğrulamalıdır: Şanı yüce Allah bütün insanları en akıllılarının aklı, en bilgililerinin bilgisi üzere yaratsa ve zihinlerinin (nüfüs) kaldırabileceği bilgiyle donatıp onların üzerine anlatılamayacak kadar sınırsız hikmetini yağdıracak olsa sonra buna, hepsinin sayısınca bilgi, hikmet ve akıl ilave etse, ardından olayların sonuçlarını onlara açıp meleküt âleminin sırlarından onları haberdar etse ve lütfunun inceliklerini ve azabının gizliliklerini bildirse; böylece onlar iyi ve kötü, yararlı ve zararlı olan şeyleri tanısa, sonra verdiği bu bilgi ve hikmetle onlara mülk ve melekütu yönetmelerini emretse, hepsinin birleşip yardımlaşarak gerçekleştirecekleri yönetim, şanı yüce olan Allah'ın dünya ve âhirette bütün yaratıkları üzerindeki yönetimine, sivrisineğin kanadı kadar bir şey katamadığı gibi, ondan sivrisineğin kanadı kadar bir şey de eksiltemez. Ayrıca O'nun yönetimini zerre kadar ne yüceltebilir ne de alçaltabilirler. Başına bir hastalık, kusur, eksiklik, fakirlik ve felaket gelen kimseden bunları bertaraf edemediği gibi, Allah'ın ihsan etmiş olduğu sağlık, kemal, zenginlik ve faydayı da ortadan kaldıramaz. Hatta yüce Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarına tekrar tekrar bakıp onlar üzerine uzun uzun düşünseler, onlarda hiçbir uyumsuzluk ve kusur göremezler. Yüce Allah'ın kullarına taksim ettiği rızık, ecel, sevinç, hüzün, acziyet, güç, iman, küfür, itaat ve günah adına ne varsa hepsi tam anlamıyla adalettir, asla zulüm yoktur; mutlak anlamda haktır, asla haksızlık yoktur. Bilakis bütün bunlar gerektiği şekilde, gerektiği gibi, gerektiği kadar gerçek |vel zorunlu bir düzene göre gerçekleşmiştir. Olandan daha güzeli, daha tam olanı ve daha mükemmeli asla mümkün değildir. Eğer mümkün olup da gücü yetmesine rağmen yapmasaydı, bu durum, cömertliğe ters düşen bir cimrilik, adalete aykırı bir zulüm olurdu. Şayet daha güzeline gücü yetmemiş olsaydı, bu da ulühiyete aykırı düşen bir âcizlik sayılırdı. Aksine, dünyadaki her çeşit fakirlik ve felaket dünyaya göre eksiklik sayılsa da âhirete nispetle ilave (bir degerldir. Bir kişiye nispetle âhiretteki her bir eksiklik, başkasına nispetle nimet sayılır. Çünkü gece olmasaydı gündüz bilinemezdi; hastalık olmasaydı sağlığı yerinde olanlar sağlığın bir nimet olduğunu bilemezlerdi; cehennem olmasaydı, cennetlikler o nimetin değerini takdir edemezlerdi.
Sayfa 426 - GazzaliKitabı okudu
·
195 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.