Gönderi

376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yüzleşme
Bizi bize anlatarak yaşadıklarımızla yüzleştirmiş yazar. Evimizin içinde balkona çıkamamak nedir? Sıkışmışlık, sınırı belli alanlara kadar gidebileceğimiz, iplerin hep başkasının elinde oluşudur. Bir korku aleminde sürekli dövülme, dışlanma, horlanma, ötekileştirilme korkusuyla yaşamaktır. Bitmeyen bir şiddet sarmalına düşmektir. Kendi evinde/ülkende mülteci olmaktır. Şiddetin her türlüsüne değinilmiş kitapta. Aile diye sığındığımız, sevgili diye sarıldığımız, dost diye kucakladığımız bulunduğu konumu hep bir şiddet nesnesine dönüştürmüş. Nerede uyudum, ne yedim, hasta mıyım, bir başıma ne yapıyorum diye düşünmüyor ama aynı baba balkona çıktım mı, "sürtük" oldum mu diye gözünü dört açıyor. Ve roman “namus” ile “cinayet” kelimelerinin nasıl bir paradoks olduğunu gösteriyor bize. Kendisi güya şiddetten kaçan anne 6 yaşındaki bir çocuğu bir başına bırakmakta hiç tereddüt etmiyor. Masumun yanında yer alman için güçlü olmana gerek yok, tarafını belli et yeter. Bunu kitap söylüyor. Peki, başka ne söylüyor Rölanti Çıkmazı? Taş Muzolar yerden bitmiyor, aramızda yetişiyor. Bizler kendi küçük alanlarımızda, güdük bir şekilde yaşarken, uzaktan uzağa akıl verip fikir yürütürken Taş Muzolar sokaklarımızda fink atıyordu. Kosta'ydık. Her şeyi bilen ama ancak duvarlar arasında yaşamak zorunda kalandık. Zihni hızlı, kendi yavaş Perizad'dık. Maruz kalandık. Deniz kumuyla yapılan süslü binalara aldanıp yüz yıllık sanat dehası “yuvalarımızı” soğuk, parlak cam kabinlere tercih edendik. Masumun yediği dayağın birazını yemeyi göze alamayandık. Kendi sokağını terk edip başka sokaklarda aşağı mahallenin çocuğu olmaya razı olandık. Köyün delisi olmamız, ilk taşı yanınızdakinin atmasıyla başlıyor. Yoksa bu sonu biz mi hazırladık? Evet, Rölanti Çıkmazı bizim kendi çıkmazımız.
Rölanti Çıkmazı
Rölanti Çıkmazıİsmail Güzelsoy · Everest Yayınları · 202427 okunma
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.