***
Ellerimi aldığı gün ellerine
Çatılar sarkaçlarını bırakmıştı
Dövmüştü üvey anne evladını
Yanmıştı gökyüzü
Soğuk bir gündü
Yarınlar gibi
Soğuk...
Baktı pencereden
Islak gozlerini sildi yırtık mendiliyle
Hiç mi gelmezdi güzel günler
Biliyordu çocuk,gelmezdi
Tüm güzellikler
Akmıştı gözlerinden
Kötü günler
Bitmezdi...
Gözleri kış donusu
Yüreği tren rayları gibiydi
Ne zaman ki bir tren çıksa yola
Eziyordu rayları
Raylar minik
Trenler büyüktü
Cılız sesiyle hakim olsa da raylara
Trenler onu dinlemezdi.
Ne makinist olabildi
Ne de ray altında büyüyen menekşe
Sadece gideceği yolu hedefleyen makinist ne kadar hızlı gidebilirdi?
Yavda sadece büyüyen menekşe daha ne kadar büyüyecekti?
Ya kaza olur tren parçalanır
Ya menekse büyür raylar kırılır...
Ya hızını ayarlayamazdı tren
Ya da bükerdi başını menekşe
Ya küserdi çiçek toprağa
Ya makinist bulurdu yerini toprakta...
Ama hiç biri olmadı
O tren raylara asla gelmedi
Geçemedi yaşlı teyzelerin donuk camından
Taşıyamadı huzur dolu bir aileyi
Yola çıkamadı tren...
Raylar boşunaydı
Ve bir kez daha yitirdi umudunu.
Kaldırdı başını
Baktı pencereden
Sildi gözlerini yırtık mendiliyle.
E.K