Gönderi

Üst Paleolitik çağda pigment üretebilmek için taşların seçilmesi çok önemliydi. Öğütülmesi daha kolay olan çok ince tanelere bölünebilen boyutları nedeniyle kayalar tercih sebebiydi. Tarihöncesi insanlar da neredeyse saf halde olan demir oksitleri tercih ederlerdi. Hammaddeleri yaşadıkları yere yakın yerlerden seçmeleri şart değildi, ana kamp yerlerinden 50 km, hatta daha uzak yerlerdeki malzemeleri de arayabiliyordu... Ki bu, bir günden fazla yürümek anlamına gelirdi. Bu nedenle kabileler, bazı üyelerini erzak almak için keşif gezilerine yollamak durumundaydı. Öte yandan da bazı egzotik malzemeleri temin etmek için de başka kabilelerle uzak mesafeli bir alışveriş ağı kurmuşlardı. Bulunan çözüm ne olursa olsun, bu satın alma işlemi herkes için maliyetli bir yatırım, organizasyon ve bilgi birikimi gerektiren bir işti. Çünkü renk kompozisyonlarında uzmanlaşabilmek için Kültürler, mekânlar ve toplumlar üzerine arkeolojik çalışmalar ve araştırmalar onlarca yıl el yordamıyla ilerlemek ve edinilen bilgileri nesilden nesile aktarmak gerekiyordu. İşin aslı, hematit açısından zengin bir taşı ezmek, vücudu boyamaya ya da sanat eseri yaratmaya yetecek kadar boya elde etmeye imkân vermiyordu. Laure Dayet, boyaların imalatının birkaç mineralin nasıl karıştırılacağını iyi bilmeyi gerektiren teknik bir başarı olduğunu söylüyor: Boya ürünlerinin yapımında bazen birkaç farklı kaya kullanılır. Bir yüzeyi renklendirmek için hem renklendirme özelliğine ihtiyaç vardır, bu renkle ilgili bir meseledir, hem de mineralin kaplama gücüne ve ayrıca bir bağlayıcıya lüzum vardır. Atalarımız karışıma parlaklık katmak istediklerinde bu ürünlerin içine mika, grafit vs. gibi mineraller de katarlardı.
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.