Gönderi

464 syf.
6/10 puan verdi
UMUT… Evet kitabı bir kelime ile anlatmam istenirse bu kelime umut olurdu. Hayatta yaşadığımız olayların hep bir sebebi olduğuna inanırız. Bunları boşuna yaşamadığımıza ve bir gün bunu neden yaşadığımızı anlayacağımıza inanırız. Ve bu olayları yaşarken de çoğu şeyin sebebini bilmiyor ya da eksik biliyor oluruz. Bilmek isteriz çünkü insanı tüketen en büyük şeylerden birisi de belirsizliktir. Ancak tüm hikayenin başında bilmemiz gereken şey ise bilmediğimiz sebeplerin bizim umudumuzu beslediği ve bizi hayata bağlamasıdır. Umut’a dönecek olursak da bir insan ve insan çevresinde yaşayan her varlığın yapabileceklerini ortaya çıkarmasını sağlayan tarifsiz bir güçtür. Bu gücü içimizde hissetmeye başladığımızda yaşamaya değer bir hayatımız olduğunu anlıyoruz. Ancak umut aynı zamanda o kadar kör edicidir ki her an içimizde hissettiğimiz o gücü toplayıp sonunda tek bir darbe ile bizi yok edecek kadar büyüktür. Umudun içimizde biriktirdiği güç ise bizi kendi hikayemizin kahramanına dönüştürebilir. Kitabın kahramanı Manchee’ye selam olsun… Kitabın bilim kurgu konusu beni kendine çok çeken bir konu oldu. Böyle kitapları okurken genellikle “ya yazar bu fikri nasıl düşündü de buldu acaba” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Dünyanın artık yaşanılmaz olduğu bir gelecekte geçen, yaşamak için Yeni Dünya bulunmuş ve bu gezene göç eden insanların macerasının konu alındığı bir kitaptayız. Kitabı bilim kurgu yapan kısım ise bu Yeni Dünya’da erkeklerin düşüncelerini açıkça herkes tarafından duyulmasını sağlayan bir virüsün olması. 1 yılın 13 ay olduğu ve 13 yaşında erkek olunan bu dünyada Todd Hewitt annesini ve babasını kaybetmiş, Ben ve Cillian’a emanet edilen, 1 ay sonra erkekliğe adım atacak bir çocuktur. Yeni Dünyada bir yaşam alanı kurmaya çalışılan, buğdayın ekildiği ve ineklerin güdüldüğü bir kasabada yaşamaktadır. Hayattaki tek hedefi ise 13 yaşına girip erkek olmak ve tüm hayatının değişmesidir. Ancak bir gün meyve toplamak için ormana gittiğinde hiç görmediği bir şey gördüğünde karakterimizin hikayesi başlamaktadır. Açıkçası kitabın başında konusu çok ilginç geldiği için hoşuma giden ve sürükleyici bulduğum bir kitap oldu. Ancak ilerledikçe çok tekrara düşen, aynı olay övgüsü etrafında çok takılı kalan bir kitap olarak devam etti benim için. Kitabın sonlarına doğru ise aslında tüm kitap boyunca içten içe bir umudun beslendiğini, sadece kitaptaki karakterlerin değil kitaptaki tüm alt metinlerle birlikte okuyucuyu da umuda bağlayan bir akışı olduğunu fark ettim. Seçilen konunun daha etkileyici bir şekilde işlenebileceğini de kitabın sonuna gelindiğinde açıkça görüyoruz aslında. Ancak yazarın aktarmak istediği “umut” ana fikri çok güzel bir şekilde aktarılmış ve bu umudun neler yaptırabileceğine ve nelere mal olabileceğini de çok güzel bir şekilde göstermiş. --SPOİLER-- Yeni Dünyadaki virüs erkeklerin düşüncelerini herkes tarafından duyulmasına sebep olurken kadınlarında ölmesine sebep oluyordu ve hikaye de Todd’un bir kız görmesiyle başlıyor. Tüm kadınların öldüğünü sanıyor olmak yetmiyormuş gibi bir de kadınların düşünceleri duyulamıyor olduğunu öğreniyoruz. Kasabadaki son çocuk olan Todd’da 1 ay sonra erkek olduğunda kasabanın lideri Reis Prentiss’in amacına ulaşmak için tüm şartlar sağlanmış olacaktı. Ama o 1 ay geçmeden Todd, Viola’yı görüyor ve onu korumaya çalışması gerekiyor. Bir kız gördüğünü kasabadakilerin bilmemesi gerekiyor ama “gürültüsü” duyulan bir insan olduğu için bunu saklaması imkansız. Tüm kasaba bunun farkına varınca Reis Prentiss hareketine erken başlamak zorunda kalıyor ve Todd’u bulmak için Ben ve Cillian’in evine geldiğinde Todd’u çoktan kızla birlikte kaçtıklarını anlıyor ve kasabadaki tüm erkeklerle peşlerine düşüyorlar. Uzun bir süre kovalamaca ile geçen bu yolculukta alt metin hep “umut” oluyor. Kaçtıkça yeni yerleşim yerlerinin olduğunu görüyor ve aslında onların kasabasının Yeni Dünyadaki tek yer olduğunu sanıyordu. Kaçtıkça kaçıyorlar ve kasabalarındaki erkeklerde her yerleşim yerini yakıp yıkarak onları kovalamaya devam ediyor. Ta ki Haven denilen yere yani bu yolculukta öğrendikleri Yeni Dünya’daki ana yerleşim yerine varana kadar. Orasının arkalarındaki orduyu durdurmaya gücünün yeteceklerini umuyorlar. Ama umudun sizi hayata bağladığı kadar nasıl yok edici bir şey olduğunu da anlamış oluyoruz. Beni en çok etkileyen ve belki de umudun ne denli güçlü olduğunu gösteren iki olaysa Manchee’nin kahraman oluşu ve Viola’nın çaresizce Todd’un kollarında yatarken Reis Prentiss’in kazandığını sandığımız andır. Yani umarım sandığımızdır… --SPOİLER-
Umut Bıçağı
Umut BıçağıPatrick Ness · Yabancı Yayınları · 2018516 okunma
129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.