Sabahları,güneş huzmelerinin gözüne isabet ettiğini hissedip de gözlerini kısarak uyanmamıştı hiç. Çünkü güneş,henüz evine uğramadan o çoktan işe gitmiş oluyordu. Bu mükemmel konuğu o yüzden belki de hiç evinde ağırlamamıştı.
Bir ev kiralarken ya da alırken güneş görmesi önemli deniliyor, diye düşündü. Tamam,evler güneş görüyor ama biz güneşi hiç göremiyoruz diye söylendi.
Cennetinden kovulduğu Âdemleri düşündü. Sonra onlara kendince yaratıcı isimler taktı. Âdem Bir,Âdem İki,Âdem Üç...Adem Üç'ten sonra isim bulmakta biraz zorlandı.Çünkü Âdem Dört demek saçmaydı.Hem onların cenneti bile yoktu.
Kalbinin orta yerinde yer alan ve sürekli kendini hatırlatan acı veren bu boşluk da neydi ? Başkalarının anlattığı ve başkalarından öğrendiği ile yaşadığı şey birbirine uyuşmuyordu. Teoride her şeyi bilip pratiğe yansıtamayan insan sorunsalı...
Evettt bugün çok güzel birbirini tamamlayan iki kitapla geldim sizlere.
Kahramanımızın iç sesiyle yaşadıklarını okuduğumuz bu kitapta kah gülecek,kah hüzne dalacaksınız Yukarda alıntılarını bıraktığım kitapta bir kadının kendisiyle yüzleşmelerine tanık olacaksınız.
Bakalım güzel kahramanımız neler yaşayıp görecek
Bakalım kaybolan kedisini de bulabilecek mi
Severek okuduğum kitabın kahramanını çok merak ettim açıkçası onun bir ismi yok,onun yaşadıklarına kimi yerde sevindim,kimi yerde üzüldüm. Üzüldüm çünkü sürekli kendisiyle bir hesaplaşma içindeydi. Hayatını yaşadıklarını sorguladı durdu,bakalım sonunda aydınlığa çıkabilecek mi
Kitaplarla ve sevgiyle kalın