Gönderi

Ruh Günlüklerim
Kadın yine herzamanki gibi bir fincan acı kahvesini alıp geçti verandasına. Havanın oldukça sıcak olduğu bir yaz günüydü. Takvim yaprağından günü koparıp aldı. Günü geceye teslim eden bir edayla dudak kıvrımlarından bir tebessüm uyandı. Uyandı ve dedi ki, "Bugünde mutlu olmadık şükür". Dilindeki şükür isyan değildi. Öyle alışmıştı ki artık hayatın acımasız oyunlarına bazen nerde ebeleneceğini dahi kestiremiyordu. Bir yudum daha aldı acı kahvesinden ve şöyle kolaçan etti gökyüzünü yıldızlar ona gözünün görebileceği kadar yakın ama tutamayacağı kadar uzaktı. İçinden bir an keşke dedi. "Keşke yıldızlara merdiven dayayabilseydim." Bu abuk sabuk isteği bile bir an onu mutlu etmek için kafiydi. Sahi neydi mutluluk? Hayalini kurduğumuz abuk sabuk düşlerimizin olmayacağına inandığımız his miydi? Yoksa yaşarken var olduğuna inandığımız ama hiç var olmamış gibi bizi yüzleşmeye mecbur bırakan gerçekler mi? . . . Evet haklısın "kalbim" bugün de yoruldun... Evet haklısın "aklım" bugünde kayboldun... S. Y
·
180 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.