Zweig ile tanışmam nasıl oldu diye başlarsak , hani her kötü olayda bir iyi vardır derler. Benimki de tam böyle oldu. Üniversite 1.sınıfta Tüyap kitap fuarında Can yayınlarında çalışmak istedim. İlk kez bir işim olacaktı hem kısa sürelik hem en sevdiklerimle -kitaplarla- ve çok sevdiğim yayınevi ile çalışacaktım.
Son günlere geldikçe bazı gerçekleri anladım sadece çalışmak yetmiyormuş. Son gün patronumuz dedi ki : “Size çalışma karşılığı kitap hediye edeceğim, istediğinizi alabilirsiniz. Sen 3 kitap sen 2 kitap sizler 1 er kitap alın. “ Bana da bir kitap layık görüldü. “Neye göre bu dağılımı yaptınız, biz çalışmadık mı demek istiyorsunuz, biz ne yaptık ?”dedim. “Kimseye hesap vermek zorunda değilim,istersem hiç hediye etmem , mesela sana vermekten vazgeçtim, sen alamazsın.”dedi. konuşamadım hıçkırırarak ağladım. Bundan nefret ediyordum ağlamak istemiyordum ama boğazım düğümlendi yine. Ağlayarak isyan ettiğimi görünce “Git ! işin bitti çalışma”dedi.
Son iki saat kala ilk işimden kovulmuştum anlayacağınız:) Ama gitmedim çalıştım, başladığım işi bitirmeliydim.
Arkadaşım Hatice’ye 1 kitap , Barış’a 2 kitap dedi. Onlar öyle güzel yürekli insanlardı ki, “Esra üzülme bizim kitap hakkımızı sen alacaksın toplam üç kitabın olacak .” Burada kimin ne olduğunu biliyoruz boşver .”dediler. “Benim meselem bu değil. Haksızlık neye göre? Kim az çalıştı ki burda “ diye dil döksem de “Hayır, bizim hakkımızı sen alacaksın “dediler. Hemen üç kitap seçtiler. Bu şirkete en zarar veren kitaplar olacak, en pahalılarından alalım dediler:). İki tane Umberto Eco seçtiler ,en kalın en pahalıları onlardı. Bir de Barış , Zweig oku dedi. Ve bu Sabırsız Yürek kitabını okumamı önerdi.
Barış’ın kitaba -bana bıraktığı notu :
“Sabır bir erdemdir; fakat sabırsızlığını yerinde kullanabilmek daha önemlidir. Acısız elde edilen deneyim ve bilginin değeri yoktur.” 27.04.2014
Zweig okumaya ilk Amok Koşucusu kitabı ile başladım, öykülerine ısınmak için. Ardından Sabırsız Yürek’i okumaya koyuldum. Kitap diğer Zweig kitaplarına göre kalın, ama içerik olay örgüsü öyle derinden etkiliyor ki, hızla çeviriyorsunuz sayfaları kitabın bitmesinden korkuyorsunuz. Abartmıyorum yemeğimi yerken bile elimden bırakmadım. O acıma duygusunu nasıl yaşattığını tarif edemem. Kitabın eski ismi ‘Acımak’olduğunu öğrendiğimde bu ismin daha anlamlı olduğunu düşündüm.
Bu kitaptan sonra birçok Zweig eseri okudum, hatta Satranç kitabına öyle çok övgü geliyor ki bana kalırsa bu eserin yanında kıyaslanamaz bile. Satranç’ı bundan sonra okudum ve o hazzı alamadım.
Bu kitabın yeri bende bambaşka oldu , yaşadıklarım bir ayrı hava kattı ama objektif düşünürsem yine en sevdiğim, en etkileyici Zweig romanı Sabırsız Yürek derim.