Gönderi

199 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Merhaba. Bu ayın bir diğer okuduğum kitabı Şule Gürbüz'ün Zamanın Farkında'sı oldu. Yazardan beşinci okumam ve yine nefis bir anlatım ile doyurucu bir eserdi. Kitapta 5 öykü bulunuyor. Her biri, zaman mefhumunun sorgulandığı, felsefi ve edebi düşüncenin harmanlandığı muazzam öyküler. Yazarın, zamana dair yetisini yoğun içsel duygularını da içine katıştırarak ilerleyen, hep kendini eleştiren bir tutunamamışlık, bir yadırgama, bulunduğu konuma ait olamama durumlarını görürüz karakterlerde. En beğendiğim öyküler; ~Cansın ~Mutfak ~Zamanın Farkında oldu. Yavaş yavaş yazardan külliyatı tamamlamak istiyorum. Önümüzdeki ay yine bir Şule Gürbüz eseri okuyacağım. Sevdiğim alıntıları aşağıya bıraktım. #kitapalıntıları : Zaman beni değiştiremezdi ki, zaman, ona ayak uyduranı değiştirir. geri çekilip çekilip kendime bakmaktan, gördüğümü beğenmeyip ona hayalimdeki şekli vermeye çalışmaktan önümdekini hep ıskaladığımı görüyorum şimdi. Hep gözlerim dalıyor, içimdeki acıma mı, kendine acıma mı, her ne cehennemse hep harlı, hep şiddette. Şimdi yılın kaç olduğu önemsiz, kaç yıl kaldığını ben de bilmiyorum. Zaten kalan yıl değil, çekeceklerin bitmesi. Çekecekten kastım; anlayacaklar, anlamak zorunda olunanlar. Anlama o kadar sancılı bir süreç, kabullenme o kadar eziyetli bir hal ki anlamak ve kabul etmek, bunu içine sindirmek, bu hal ile bir olmak çekmek anlamına da gelebiliyor. Anlamak öyle bir sancı ki insanın vücuduna bir başka insan daha yerleşiyormuşçasına bir darlık, bir isyan, bunalma, kabullenme güçlüğü ve daha, çok daha dar bir yerde yaşama mecburiyeti getiriyor... Yani her şey zaten bildik, tanıdık, aşina bir nahoşluktu. Sonu istediğim gibi olsa da olmasa da bunun bir son değil bir aralık olduğu belliydi. Böyle yaradılmıştın, kendinden çok şey umdun, herkes kendinden çok şey umar, herkes kendinin hayal kırıklığıdır, umudun kibrindi, aklın ahmakların hayranlığı, sana verilenleri pek de iyi kullanamadın, senden çok iyiler, hayal edemeyeceğin kadar iyiler var, senin işin onlarla. Herkes kendi nasılsa o halin benzerini affediyor, anlıyor, şöyle kaldırıp yüksekçe bir yere yerleştiriyordu. Tüm çabanı gariplikten kurtulmaya, ayağını sağlam basmaya harcadın. Gariplik ne, bilmeyen bile karşında mecburen garip kaldı. Zaman bir şeyleri anlama mesafesi ise anladıkça fark ediyorum ki yaklaşıyorum, ama her anladığımla da mesafe açılıp erişilmez uzaklığa kaçıyor ve bana bir yakınlık duyurup uzaklığı veriyor. Ama zamanın ve mesafelerin farkına varacakken benden aniden uzaklaşmaları, beni fırlatıp atmaları, önce yakınlığı bulmamı öğütlüyor biliyorum, bu kadarını biliyorum, fazlasını da biliyorum ama yapamıyorum. Hiç bir şey yapamıyorum.
Zamanın Farkında
Zamanın FarkındaŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20111,046 okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.