Bir buruk havadır yapışmış sineme bakteri gibi
Kaplamış boydan boya sütunlarımı karadan
Muttasıl ve müstehzi edasıyla aguş açarak
Ne etsem çıkmıyor bıraktığı izden hiçbirinden
Benliğimin her birini sarmış çepeçevre çelikten
Gökkuşağının rengine set çekmiş bedeninden
Bir su damlasına dahi geçit vermiyor ruhuma
Diyarbakır Surları endamıyla kuşatarak beni
İzin vermiyor bahar yeline dışarıdan esişine
Bazalt taşı kadar muhkem ve dayanıklı yapıca
Şehrin kenar mahallesindeki eski yapı halindeki
Issız, komşusuz ve desteksiz kalıyorum içimde
Bu melun şeyin üstesinden gelmek üzere bazen,
O çirkin suratına en gönülsüz şiirler yazıyorum
İstemeden en güzel dizeler diziyorum yoluna
Belki yılışır da salır kendini doğanın içine diye
Fakat kaçını yazdıysam iade ettibar etti elime
Hatta başını okşadığım, şefkat gösterdiğim anlar
İyimser tüm halime rağmen aldırış etmedi bana
Menfi, çirkin, sülük yapılı bu buğulu kara havalar
Tüm çabalarımla tümüyle savaşmayı düşünürken
Beklemediğim anda pes etmek zorunda kaldı ruhum
En iyisi kaderimin bu çizgisine de razı olmaktı
Yazgı ya! Kim avucundan kurtarabilir ki elini
En nihayetinde vareste olamadım ve teslim oldum.