Gönderi

Günaydın. Ne çok korkuyoruz yıkılmaktan, zor zamanlar geçirmekten, zayıf görünmekten. Etrafımızda da herkes koro hâlinde tekrar ediyor: Metin ol, kendine gel, sen neler gördün vesaire. Ne tuhaf. Peter Stamm, "Bir bina ancak harabe hâline geldiğinde tamamlanırmış. Belki aynı şey insanlar için de geçerliydi," der. Belki de haklıdır sevgili okur. Belki de yıkılmalıyız ve yeniden başlamalıyız her şeye. Ayıp değil, günah değil. Var olun.
Peter Stamm
Peter Stamm
-
Duyguların Arşivi
Duyguların Arşivi
Çevirmen:
Ufuk Tonka
Ufuk Tonka
, Delidolu Yayınları, s.5-7 Vadiye inen nehrin kenarındaki yol boyunca yürüyorum. Nereden çıkageldi bilmem, birden Franziska yanımda bitip bana eşlik ediyor. Belki de bizi her daim büyüleyen suyun cazibesine kapılıp geldi. Tek kelime etmiyor, yalnızca hiçbir zaman anlamlandıramadığım, belki de bu yüzden çok sevdiğim o yaramaz çocuk gülümsemesiyle bana gülümsüyor ve bir şey söylemem ya da yapmam için beni cesaretlendirmek istercesine başını sallıyor. Bunu yaparken bir tutam saçı yüzüne dökülüyor. Dökülen saçını eliyle düzeltiyor. O an boynuna elimi koymak, boynunu öpmek istiyorum. Seni seviyorum diyorum. Elini tutmak istiyorum ama nafile. Elim boşlukta asılı kalıyor. Bazı günler onu düşünmediğim hâlde birdenbire ortaya çıkar, bana eşlik eder ve sonra yine birden ortadan kaybolur, ben yine yalnız kalırım. Ne zamandır yürüyorum? Bir saat mi, yarım saat mi? Tam önümde siyah bir böcek var. Durup onu izliyorum. Ne böceği bu? Yüzbinlerce böcek türü var ve ben yalnızca bir avuç böcek türü biliyorum: uğurböceği, mayıs ve haziran böcekleri, tahtakurusu, tespihböceği, kırkayak, çekirgeler, arılar, karıncalar ve daha niceleri. Çok eksiğim var, çok. Yaz aylarının güçlü renklerinin alameti olan mat ilkbahar renkleri; ne soğuk ne de sıcak olan, insanı hafifçe titreten bu rüzgâr... Üstgeçidi kullanarak derenin öbür tarafına ilerleyip geriye doğru yürüyorum. Buradaki yol biraz daha geniş ama daha az kullanılmış. Bazı yerlerde toprak yumuşamış, elektrik kablolarının ve bulutların yansımalarının göründüğü su birikintileri oluşmuş. Şehre yaklaştıkça gürültüler artıyor. Yürüdüğüm bu isimsiz yolda, ilkbahara hazırlanmış bostanlar –bazıları hâlâ kış uykusunda, bazılarıysa yıllardır ekilmemiş ve bakımsız– ve hemen arkasında da tren yolu ile otoban var. Nehrin şırıltısının, arabaların, kamyonların ve yüksek seslerin uğultusunun ardında, kulağa metalik gelen bir başka ses daha var. Bir tren geçiyor, nabız atışı gibi yavaşça. Tüm bunları nasıl tarif edebilirim? Nasıl yazıya dökebilirim? Yürüyüş beni yoruyor. Yürüme alışkanlığımı kaybetmişim. Su bendinin aşağısındaki bankta oturuyorum. Biraz da nehrin kıyısında oturuyorum. İçime akan hislerin yoğunluğundan aklım başımdan gidiyor. Uzun bir hastalığın ardından ilk kez evden çıktıktan sonraki netlik ve geçirgenlik hissi bu; hâlâ biraz yorgunsundur ama aynı zamanda ayıksındır ve duyuların keskindir ya... Gözlerimi kapatıyorum; toprak sarısı nehir daha çok su taşırıyor, su hızla aktıkça daha da şırıldıyor. Yağmur çiselemeye dönüyor ve sonunda tamamen durmaya karar veriyor. Soğuktan titriyorum. Üzerimde yalnızca mayo ve omuzlarımdan sarkan havlu var. Havanın soğukluğu bedenimi her zamankinden fazla hissetmeme neden oluyor; her şey çok net ve gerçeküstü. Mutsuzluk gibi gelen bir mutluluk hissediyorum.
··
1.674 görüntüleme
tuğba okurunun profil resmi
Günaydın Günaydın 🦂
Elif okurunun profil resmi
#244154927 🤍🫂 Günaydın
tuğba okurunun profil resmi
Günaydın ♥️🌀🌺🙏🏻☕
ABİKE okurunun profil resmi
Günaydın 🌸💜
tuğba okurunun profil resmi
Günaydın tatlım 🌺😘
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.