Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

108 syf.
·
Puan vermedi
Birçoğumuz Uçurtmayı Vurmasınlar eserine aşinayız. Ben filmini izlemiştim, burda kitapla ilgili alıntılarına da rastlıyordum zaman zaman. Belleğimize yer eden Barış ve onun cümleleri vardır. En sevdiğim “Bizim gündüzlerin akşamı yok senin gündüzlerin akşamı var mı İnci?”ydi. Buna kitaptaki diğer cümleleri de eklendi. Bir kısmını alıntı olarak da paylaştım. Kitabı okuma isteğim belki filmini izlediğim için pek güçlü değildi. Okumayabilirdim de. Şu anda kitabı okumakla doğru yapmışım diyorum. Çünkü kitabı filmden farklı buldum. Şöyle ki; kitap, 12 Eylül döneminde annesiyle birlikte hapishanede olan Barış’ın, o uyurken hapishanedep çıkıp giden çok sevdiği İnci’ye yazdığı mektuplardan oluşuyor. Anlatıcı Barış. Filmde ise İnci’nin Barış’la beraber olduğu sahneler var. Ayrıca Barış kitapta anlatıcı olması nedeniyle birinci plânda. Dolayısıyla kitapla filmin okuyucuya ya da izleyiciye aktarımı farklı. Bu yüzden hem kitabı okuyup hem de filmi izleyin. İkisi de etkileyici. Kitabı okumaya başlar başlamaz soğuk taş duvarlar arasında kalan Barış’ın masum, yalın, sevgi, özlem, hüzün dolu içinizi burkan dünyasıyla tanışıyorsunuz. Ağaçların, çiçeklerin, yıldızların olmadığı, güneşin doğup batmadığı, üzerinde bir avuç gökyüzü ve bazen kuşların konduğu taş avluda volta atan kadınların arasında çocukluğunu yaşamaya çalışıyor Barış. Babasının ziyarete gelmesini, İnci’nin yazdığı mektupların eline geçmesini istiyor. Özlemleri, istekleri demir kapılara takılıp kalıyor Barış’ın. Çünkü hapishane yönetimi sakıncalı bulduğu mektupların sahiplerine ulaşmasını engelliyor. Memurluktan gelen Selma Abla Barış için demir kapılara takılmayacak türden “Aziz ve değerli büyüğüm İnci”yle başlayıp “Hürmetkârın Barış” diye biten bir mektup yazar bu mektubu İnci alır. Ancak Barış bu mektupta yazılanları anlamamıştır. “Belki de yalnızca benim anlamadığım mektuplar geçiyordur demir kapıları…” S. 48 Büyüklerin dünyasında tanık olduğu olayları anlamakta zorlanır Barış. Kitap okumak, düşünmek, paylaşmak, sevmek… Ne çok kafa karıştıran şeylerdir. Kitap okursan, düşünürsen, paylaşırsan, halkını seversen kafestesin. Hem büyük hem küçüksün. Uçurtmaların ne zararı vardır? Müdür neden onu vurmak istiyor? İnci’ye sorulan soruların yanıtlarını düşündüm, bazılarını bulamadım. Barış’ın cümleleri bir dönem ülkemizde yaşananların /yaşanmakta olanların en yalın şekliyle ifadesidir. Barış umutla kuşların kanadında çayırlara gitmeyi sadece Feride Çiçekoğlu’na öğretmedi. Onun masum, kirlenmemiş, aydınlık, sevgi dolu yüreğini duyumsadım. Bir avuç gökyüzünde uçurtma olmuş yürekleri… "O uçurtmaları vurmasınlar İnci…" s. 98 youtube.com/watch?v=P0ca9ek... Feride Çiçekoğlu’na, Barış’a sevgiler…
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,8bin okunma
··
1.673 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Elbette bu diyeceklerim eserin bizde yarattığı duyguları eksiltmez. Ama burası bir edebiyat sitesi nihayetinde. Yazmazsak ayıp olur. Kitap yazıldığında pek okur bulmaz. Filminden sonra ancak yeni baskıları yapılır. Mesela ben de filminden sonra okudum. Aslında filmi seyrettikten hemen sonra, daha sinema çıkışı yeltendim birkaç eleştiriye, duygunun en yoğun olduğu bu zamanda dostlardan sıkı bir kötek yedim. Sustum. İlk okuduğum zaman da, bu incelemenin altına çiziktirdim bir şeyler. O kadar iyi hatırlıyorum ki, sildim sonra. Eser gerçekçi bir anlatıma sahipti. En hoş kısmı oydu benim için. Yer yer toplumsal gerçekçi kafa kaldırmalar da oluyordu. Gerçi bir romanı kategorize etmek ancak anlamada kolaylık sağlar. Üstelik bir yığın da hata vardır bizim yazarların sınıflandırılmasında. Mesela Yaşar Kemal. Kendi dediğinin tersi bir yazardır halbuki. (Çok iddialı oldu evet. Yoksa onu yer bitirirlerdi. Tıpkı Oğuz Atay gibi. Murat Belge'nin kulakları çınlasın.) Yoksa sıkı saçmalıktır. Ama anlamak da lazım ayol. Bu romanda isterseniz romantik edebiyat öğeleri de bulabilirsiniz. Yeter ki yeltenin. Neyse. Sanat insancıkların varoluş sınırlarının üstlerinde yer alır. Sanatın bir amacın mermisi yapılması en büyük deformasyondur. Zaten sanatın nüvesinde vardır değiştirme amacı. Varoluşundan gelir. Realist roman sanat sanat içindir derken, içindeki değiştirme gücünü zaten kabul etmiştir. Çünkü bilir ki, o nüve, onun tabiatıdır. Ama realist roman, toplumsal realist romana devşirildiği zaman, amaca bir amaç daha, hem de zorla sokulduğu için kalem küser. (Başka bir şey diyeceğim de, dilim varmıyor) Bunun en önemli kanıtı Çarlık romanı ve Sovyet "milli" romanı kıyaslamasında görürsünüz. Aynı realist bakış bir amacın mermisi yapıldığında, kendisine Toplumsal Gerçekçi diyen S. Ali, eğer kaleminin peşinden gitmeseydi, Kürk Mantolu Madonna'yı üretemezdi. Şükür ki üretti. Gerçi çok zılgıt yedi ilk zamanlar. Çünkü, gerçekçi roman ile toplumsal gerçekçi roman birbirinin antagonistidir. Biri sanat sanat için derken, diğeri toplum içindir, der. Oysa ikisi de realist yazar. Baskı kardelenleri yaratır, Büyülü gerçekçilik doğar. Doğum yeri de Küba'dır ha. En kötü dediğimiz şey bile bazen güzel şeylere hayat veriyor işte. Marquez, Borges. Bizim Onat Kutları da atlamayın derim. Baskı dedim de Bulgakov okuyanlar bilir. Karışık işler vesselam. Zaten benim kafa hepten karışık. Alejo Carpentier'in Küba yılları nasıldı acaba? Umarım meramımı anlatabilmişimdir. Uzatmak çoğunlukla sıkar insanları. Kaldı ki ben çoktan sıktım sizi. Bir güzel okur sormuştu geçen günlerde, galiba Moby Dick üzerineydi sorusu. Diyordu ki, bu eser sembolik bir eserdir. Ama içi tamamen realizmle doludur. Realizmle dolu olan bir eser nasıl sembolik olabilir sence? Bense o sıralar sembolik realizm üstüne okuyordum. Ne gerçekçilikmiş be dedim, daha antropoforik olanı bile var. Beyaz Balina böyle bir eser işte. Balinanın beyaz olması bile bir şeydir. Tabut ayrı konu.
Pierre Rivière
Pierre Rivière
Melvilleci okur sağolsun. Neyse. Bu eserde simgeler var. Çok demode yahu. Tıpkı Yeşilçam'ın klişe imamları gibi. Burada kuş ve uçurtma. Hele de uçurtmaya ateş edilmiyor mu. Murat Belge ölmedi daha. Bir kez daha, kaleminize sağlık efendim. Osmanlı hanımefendisi paylaştı da gördüm.
mısra okurunun profil resmi
Bu akşam bu incelememi okumak istedim. Yorumları açtığımda okumadığım ilk yorumunuzu fark ettim ve ilk yorumunuzu şimdi okudum. Maalesef ilkini nasılsa görememişim demek. Sıkılmadım yazdıklarınızı okurken, şaşırttı ve düşündürdü, evet iddialı saptamalarınız var benim bakış açıma göre, doğal olarak katılmıyorum “Mesela Yaşar Kemal. Kendi dediğinin tersi bir yazardır halbuki. (Çok iddialı oldu evet. Yoksa onu yer bitirirlerdi. Tıpkı Oğuz Atay gibi. Murat Belge'nin kulakları çınlasın.) Yoksa sıkı saçmalıktır. Ama anlamak da lazım ayol.” Yaşar Kemal bir direniş adamıdır ezilenlerin yanında olup ezenlere karşı çıkmıştır. Bu duruşunu hem yazar, hem aydın kimliğiyle eserlerinde işlemiştir, yaşamında da söyledikleri, yaptıklarıyla göstermiştir, tutarlıdır yani. Bu yüzden mahkemelerde davaları olmuştur tıpkı erke direnen, karşı çıkan diğer aydınlar, yazar, çizerler gibi. Saçmalık neresinde kendi mi, eserleri mi ya da yüreğini, vicdanını karartıp sanat için sanat yapmaması mı? “Biri sanat sanat için derken, diğeri toplum içindir, der. Oysa ikisi de realist yazar.” Burada da görüşünüze katılmıyorum, ikincisinde yazarlar sahip oldukları sosyalist düşünce yapısının etkisinde eserlerini üretirler, diğeri ise toplumsal bir kaygı gütmeden, sadece sanat için eserini üretir sisteme hizmet eder. Baskılar insanın yaratıcılığını engellemiyor daha da besliyor bu konuda size katılıyorum. Bedenleri hapsetseler de fikirler bir şekilde sürgün verip fışkırıyor taşların arasından. “Bu eserde simgeler var. Çok demode yahu. Tıpkı Yeşilçam'ın klişe imamları gibi. Burada kuş ve uçurtma. Hele de uçurtmaya ateş edilmiyor mu.” Kitapta böyle bir metin yok filmin son sahnesindeki uçurtma ve ateş edilmesi bana klişe gelmedi başka bir filmde görmedim. Onat Kutlar da hemfikiriz. Neyse ben de sizi sıkmamışımdır umarım bu kadar yıl sonra:) Kaleminize sağlık.
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Filmi de kitabı da özlettiniz. Kaleminize sağlık efendim.
mısra okurunun profil resmi
Tekrar okunmayı ve izlenmeyi hak eden bir eser. Teşekkür ederim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.