Bu akşam bu incelememi okumak istedim. Yorumları açtığımda okumadığım ilk yorumunuzu fark ettim ve ilk yorumunuzu şimdi okudum. Maalesef ilkini nasılsa görememişim demek. Sıkılmadım yazdıklarınızı okurken, şaşırttı ve düşündürdü, evet iddialı saptamalarınız var benim bakış açıma göre, doğal olarak katılmıyorum “Mesela Yaşar Kemal. Kendi dediğinin tersi bir yazardır halbuki. (Çok iddialı oldu evet. Yoksa onu yer bitirirlerdi. Tıpkı Oğuz Atay gibi. Murat Belge'nin kulakları çınlasın.) Yoksa sıkı saçmalıktır. Ama anlamak da lazım ayol.” Yaşar Kemal bir direniş adamıdır ezilenlerin yanında olup ezenlere karşı çıkmıştır. Bu duruşunu hem yazar, hem aydın kimliğiyle eserlerinde işlemiştir, yaşamında da söyledikleri, yaptıklarıyla göstermiştir, tutarlıdır yani. Bu yüzden mahkemelerde davaları olmuştur tıpkı erke direnen, karşı çıkan diğer aydınlar, yazar, çizerler gibi. Saçmalık neresinde kendi mi, eserleri mi ya da yüreğini, vicdanını karartıp sanat için sanat yapmaması mı? “Biri sanat sanat için derken, diğeri toplum içindir, der. Oysa ikisi de realist yazar.” Burada da görüşünüze katılmıyorum, ikincisinde yazarlar sahip oldukları sosyalist düşünce yapısının etkisinde eserlerini üretirler, diğeri ise toplumsal bir kaygı gütmeden, sadece sanat için eserini üretir sisteme hizmet eder. Baskılar insanın yaratıcılığını engellemiyor daha da besliyor bu konuda size katılıyorum. Bedenleri hapsetseler de fikirler bir şekilde sürgün verip fışkırıyor taşların arasından. “Bu eserde simgeler var. Çok demode yahu. Tıpkı Yeşilçam'ın klişe imamları gibi. Burada kuş ve uçurtma. Hele de uçurtmaya ateş edilmiyor mu.” Kitapta böyle bir metin yok filmin son sahnesindeki uçurtma ve ateş edilmesi bana klişe gelmedi başka bir filmde görmedim. Onat Kutlar da hemfikiriz. Neyse ben de sizi sıkmamışımdır umarım bu kadar yıl sonra:) Kaleminize sağlık.