Görüyorum ki Boing 707 jet uçağıyla Mekke'ye geliyorsunuz. İnişten sonra cilt kapağında bir kaç isim bulunan hac katalogunuzu çıkarıyorsunuz! Haccın amel, rükün ve hükümlerini okuyorsunuz. Hacının ilk yapacağı iş konusunda şöyle yazıyor: "Vardığında devenden inmek isterken önce sağ ayağını yere koy!" Senin haccının destan ve menasikini sonuna değin okudum.
Peşi sıra geldim. Medine'ye gittiğinde, diğer müslümanların yüzüne, saygı duyup kutsadığın ama tanımadığın ziyaretlerde yüksek sesle, diğer müslümanların çoğunun inanç ve duygularına saldırıp yüksek sesle sövmeğe başladığını gördüm. Oysa onlar da senin gibi Peygamber’in ziyaretine gelmişlerdi!
Sonra namaz vakti geldi. Peygamber Mescidinden ezan sesi yükseldi. Şu anda Bilal'ın ezanının, Peygamberin (s.) namazının, ilk İslam toplum saflarının hatırası sende canlanıyor; sana coşku ve şevk veriyor diye düşledim. İşçi, yolcu, esnaf; siyah, beyaz, sarı; Arap, Türk, Tatar, Çinli, Hintli, Afganlı, Kürt, EndonezyalI, Zengibarlı, Senegalli, Berberi, Yugoslav... Dünyanın her tarafından gelenler var; çünkü hepsinin tek bir buyrukla, aynı ahenkle mescide doluştuklarını gördüm. Peygamber Mescidinde saf kurdular. İnsanlık soyunun tek renkleşen, bir olan denizine bir dalga düştü. Mescid'in kapılarından taşıp tüm Medine kentini kaplayan bir dalga! Ama ansızın bir de ne göreyim; sen ve telâşlı bir grup uyum içinde namaza durmaya hazırlanan hoş dalgalı denizin içinde; o taraf, bu taraf ve her tarafından el ve ayaklarınızla, namaza uyumla dalga kazandıran kardeşlerinizin tek parçalı ve düzenli saflarını yarıyor, parçalıyor ve hızla kaçıyorsunuz. Sanki bir grup cin camiye gelmiş ve bismillah siz duymuşsunuz!
Sordum:
- Niçin?
Dedin ki:
- Bunlarla namaz kılmayız.
Yani, biz Peygamber Mescidinde müslümanlarla birlikte namaz
kılmayız. Kendi uzmanlık (!) namazımızı kendimiz kılmaya gidiyoruz!
Öte yandan bakıyorum ki onlar da size Peygamber Mescidinde,
namaz kılmağa muhalif bir mezhebin mensubu gözüyle bakıyorlar.
Kendi kendilerine soruyorlar:
- Bunlar ne diye gelmişler?
- Bunlar Peygamber Mescidinde, yüksek sesle Peygamber ashabına,
hatta peygamber namusuna hakaret edip ihtilâf tohumlarını
serpmek için mi gelmişler?
- Bunlar salt ihtilâf çıkarmak mı istiyorlar?
Evet, Samirî öküzünün ağzından, her iki tarafın arasını iyice açmak
isteyen emperyalizm, her ikinizin de sorularına cevap veriyor ve
sizleri birbirinize tanıtma görevini üstleniyor!
Size diyor ki; "Şu Sünniler var ya! onların tümü soysopçudur ve
Peygamber ailesinin düşmanı!" Sünnilere diyor ki: "Şu Şiiler var ya!
Onların tümü neredeyse Ali'nin ilâhlığına inanır, müşrik ve mühürperesttirler.
Filistinin düşmanı, Kurana itibarsız Mefatihul Cinan'm asaletine
inanırlar. Kâ'be yerine kabirleri tavaf ederler vs.!..
Mekke'de öyle bir vesveseye tutuluyorsun ki, Allah korusun! Tavaf
anında sol omuzun Kâ’be binasına tam paralel olmalı.. Yoksa eğer
milimetrik bir sapma olursa herşey bâtıl olur. Hatta bazı erkekler kadınlarının
omuzlarını tutarak, Kâ’be'ye milimetrik bir paralellik arzetmesini
temin etmeğe çabalarlar. Ta ki Tavaf ve dolayısıyla yaptıkları
şeyler fesada uğramasın! Sanki Hacc, elektronik ya da mekanik, grift
ve çok zor icra edilen bir amel! Tüm akıl ve duyular teknik uygulamaya
yönelmeli! Eğer işin formunda, formülünde kazara en ufak bir aksama
olsa, patlama olur! Hem de bu robotvari tavır, "Peygamber (s.)
Mekke'ye gelip devesine binmiş vaziyette tavaf yaptı." diyen sizde görülüyor.
Her zaman ve her yerde bütün akıl ve duyular bu teknik formalitelere
yöneliktir. Hep sordum: Nasıl? Ama tek bir defa sormadım: Niçin?
Mekke'de tüm çaba ve gücünü formaliteyi daha titizce uygulamaya,
omuzunun alacağı biçime, bu vesveseye harcıyorsun. Aynı zaman
ve aynı yerde, dört adım ötende Yahudiler, seninle aynı inancı paylaşan
kardeşlerini katletmekte; onlara soykırım uygulamakta; onların evlerine
girerek ırz ve namuslarını paymal edip ayaklar altına almakta;
evlerini kadın ve çocuklarıyla birlikte havaya uçurmakta... Seni bu derdin
acısını çeker görmediğim gibi, haberlere de kulak vermiyor ve diyorsun
ki, "Biz ne yapalım beyim? Herkes kendini kurtarmalıdır. Kendini
ıslah etmelidir! Bizim zaten uluslararası politikadan başımız rahat
değil! Hem bu Sünnî Filistinlilerin Yahudilerden daha kötü olmadıkları
nereden belli? Hem şu Arap filmlerine bak ve oralarda fesadın ne boyutlarda
olduğunu gör! Onların layık olduğu şey budur!. Bunlar Şiî olmadıklarından
Ehl-i Beyt'in kan bedelini ödüyorlar herhal! Sen amelinin
mükâfatından gafil olma!.."