Şehrin üzerinden destur demeyip gerine gerine geçip giden bu teller; ve mezarlıkları, maydanoz maşaralarını, üzerinde el izi kalmış kapı tokmaklarını, alçacık bahçe duvarlarını, mürdüm eriklerini, Âhi Baba Tekkesi’ni yarıp geçen bu yol;
Yorgancı Hâfız Yaşar’ın yekpâre hayatını da böldü.
-İşte böyle Süleyman, artık bahçeye gidemez oldum.
-İyi ama neden? sana ne zararı var?
-Kâr ve zarar.
Böyledir.
İşin ucu sonunda gelip alış-verişe dayanır. Dayansın, lâkin nedir kâr? Nedir gerçekte zarar?..