Askıya alınan insana elektrik verildiği zaman, insanın
bedeninde ne kadar kan varsa, uçlara kaçarak,
ellerde ayaklarda toplanıyor. Böyle olunca kan basıncından
elleri, ayakları mosmor şişmeye başlıyor. Akıl
almaz ağrılar biniyor organ uçlarına. O hale gelmiş bir
insana orta şiddette bir yumruk vursan derhal ölebilir.
Bedenin en ufak direnci kalmamıştır çünkü. Kanı kalmamış
ki, direnci olabilsin . . .
Yine aynı arkadaşımız anlatıyordu:
"İşkence sırasında o denli bitmiş tükenmiştim
ki, bana neyi sordularsa tümüne 'evet' demek zorunda
kaldım. Eğer o anda 'Ananla bacınla da zina yaptın
mı?' deselerdi, 'Evet yaptım ,' diyecektim."
Bir başka arkadaşımıza da tuzlu su işkencesi yapmışlardı:
" . . . her Allah'ın günü birkaç bardak tuzlu su içiriyorlardı.
Başka da yiyecek vermiyorlardı, yalnızca tuzlu
su . . . " Aşırı dozda tuzlu su içirilen insan ağır ağır susuzluktan
kavrulup kurumaya başlıyor. Arkadaşımız
ısrarla yiyecek ekmek isteyince vermiyorlar, ekmek
yerine bol tuzlu un bulamacı veriyorlar. Tuzlu bulamacı
yiyen arkadaşımız bir-iki gün sonra yarı komaya giriyor.
Hastaneye kaldırılması gereken arkadaşımızı komalık
halindeyken sorguya çekiyorlar. O hale getirilen
insanın sorgusundan hayır gelir mi? Hukuka bir yararı
olabilir mi?