Hasan Ali Toptaş ile tanışma kitabımız oldu Gölgesizler ama olmasa mıydı ki acaba diye düşünüyorum. Sevemedim. Olmadı, olamadı. Anlam veremedim. Çabaladım aslında. Sanırım yazarın vermek istediği her ne ise alamadım ben. Öncelikle kitapta anlatılan bir köy var, burası muhakkak. Amaa nerdedir bu köy, adı nedir, insanları kimlerdir derseniz; orası tam bir muamma. Karakterler köyün sakinleri. Gerçi pek de sakin sayılmazlar. Giden gelmeyen, kaybolan, intihar eden, deliren ne ararsanız var. Karakterlerde büyük bir belirsizlik söz konusu. A karakterini okuyorum zannederken bir de farkına varıyorum ki B karakteriymiş anlatılan. İlla belli olmak zorunda mı, herşey net olmak zorunda mı? Hayır. Önemli olan kitabın hissettirdikleridir. Ama bende koca bir boşluk hissinden ötesine geçemedi. Kendimi zorlayarak okudum ilk 200 sayfayı. Kitap zaten 257 sayfa. Bu yazdıklarımdan son 57 sayfada belirsizliklerin açığa kavuştuğu anlaşılmasın. Sadece, okurken acısıyla tatlısıyla karakterlerin ve kitabın gidişatına alıştım, bundan ileri gelen bir merak peydah oldu. Sonra, o ne idüğü belirsiz karakterlerin sonunu öğrenmemden kaynaklanan ufak bir tatmin hissi duydum. Ama çok ufak. Ha sardı, ha saracak derken kitap bitti. Olaylara anlam vermeye çalışırken kendimi ve kitabı harcadım galiba. Zaten son sayfanın son birkaç cümlesinde bu anlamlandırma çabalarımın ne kadar da gereksiz olduğunu anladım. Ama iş işten geçmisti. Bitirdiğimde; etkilenmiş değil de hayal kırıklığına uğramış hissediyordum. Her kitap herkese aynı duyguları hissettirmez tabii. İlk intiba çok önemlidir derler ya. Şimdi istesem de istemesem de yazarın diğer kitaplarına elim gitmeden önce biraz düşünürüm. Elimde bir de Heba kitabı var. Onu da heba etmekten korktuğum için bir müddet beklemesi gerekecek.

GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,8bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elif