Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Fatih Terim gibi 'Nerede kalmıştık?' diyerek başlamam gerekiyor bu incelemeye sanırım. Neden böyle başlamam gerektiğini anlatacağım birazdan. Çünkü benim için zor bir inceleme olacak... Zor, çünkü peş peşe yaptığım hatalar zinciri yüzünden bir yandan kapana kısıldım, diğer yandan, yani olumlu tarafından bakarsak, iyi de bir okuma deneyimi kazandım. Şimdi biraz ayrıntıya inersek, size durumu şöyle özetleyebilirim; Jack London, zamanında birbirine çok benzeyen iki kitap yazmış. Biri incelememize konu olan
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin Çağrısı
, diğeri ise bu ayın başlarında okuduğum
Beyaz Diş
Beyaz Diş
adlı eseri. London hayranları darılmasın ama, bana sorarsanız iki kitap birbirinin tekrarı... Yani ikisi de bir köpeğin hikayesini anlatıyor. İkisi de yazıldığı zaman itibariyle 'Gold Rush' (Altın Avı, Altına Hücum) adı verilen dönemden besleniyor ve o dönemde henüz çok yeni bir buluş olan evrim teorisinin ağır etkisi altında kaleme alınmış. Durun daha bitmedi, iki kitabın da konusu aynı coğrafi bölgede geçiyor. İki kitapta da kötü karakterler ve iyi karakterler aynı kalıptan çıkmış. Yani birindeki iyi veya kötü karakterleri diğer kitaba taşısanız, ya da köpeklerin hikayelerini değişseniz anlam olarak çok fazla bir kayıp yaşamazsınız. Kurguları neredeyse tıpa tıp aynı. Tek farkı, iki köpeğin kitap başlangıcı ve sonundaki konumlarının birbirinin tersi olması. (Spoiler vermemek için biraz dolaylı anlatmak zorunda kalıyorum, kusuruma bakmayın) Daha farklı ortak özellikler de sayabilirim ama bence yeterli bu kadar. Kısacası iki farklı köpek, iki farklı hikayede ama sanki birbirlerinin kokusunu alacak kadar yakın bir şekilde kendi geleceklerine doğru yol alıyorlar. Gelelim benim hatalar zincirime... Öncelikle yeterli ön araştırmayı yapmadığım için bu kitapları bu kadar kısa zamanda peş peşe okumam bence ilk hatam. Çünkü her iki kitap da zihnimde bu kadar taze bir şekilde dururken ister istemez yukarıdaki paragrafta olduğu gibi negatif bir başlangıca yönelmek durumunda kalıyorum... İkincisi, yazıldığı tarihler dikkate alındığında kronolojik olarak sonra yazılan kitabı önce, önce yazılan kitabı da sonra okumam başka bir hata. Gerçi bu kadar benzer iki kitap için ne fark eder ki diye düşünebilirsiniz. Ama bence yine de sıralı gitmek, daha doğru bir okuma olacaktı. İşte böyle kendi kişisel hatalarım yüzünden maalesef Jack London'la arama bir soğukluk girdi desem yanlış olmaz... Bir sonraki buluşmamız için araya baya bir mesafe girmesi gerekecek... Giriş bölümünü biraz uzun tuttum ama bunu bir okuma deneyimi olarak gördüğüm için sizinle de paylaşmak istedim. Peki bu kıssadan nasıl bir hisse çıkar derseniz, benim vardığım sonuç şu olur: Eğer aynı yazar üzerinden seri bir okuma planlıyorsak, mutlaka önden bir hazırlık yapmamız çok önemli. 1000Kitap bu konuda çok yardımcı olabilir. Çünkü bazı yazarları yakından takip eden, tüm kitaplarını okuyan okur arkadaşlar var. O yazara başlamadan önce onlardan bir okuma önerisi almak, işimizi hayli kolaylaştırabilir. Ve artık kitaba geçelim... İncelemenin girişinde değindiğim 'Nerede kalmıştık?' mevzusunun nedenini az çok anlattım. Yani Beyaz Diş'in bıraktığı yerden St. Bernard-Çoban köpeği kırması Buck alıyor bu kez... Tabii bu durum benim ters seçimim yüzünden böyle. Önce bu kitabı okusaydım o zaman bayrağı Buck'un elinden Beyaz Diş alacaktı... Kitap boyunca altın peşinde umutla koşan insanların, bu uğurda hayvanları nasıl kullandığı, başka bir ifadeyle 'altına giden yolda her şeyin mübah olduğu'nu tüm gerçekliğiyle görüyoruz. Zaten günümüzde de değişen bir şey yok. Beyaz adamlar ki, sadece ten rengi olarak ifade etmiyorum bunu, yani egemenler diyelim, her dönem kendi amaçları uğruna başka canlıları göz kırpmadan, soğukkanlılıkla feda edebilmişler... Hangi çağda olursa olsun, bu bitmek tükenmek bilmeyen altın, gümüş, para, hisse, mülk, bitcoin vs hırsı, yeri gelmiş köpekleri, yeri gelmiş ormanları, yeri gelmiş insanları taşkın bir sel gibi önüne katıp yok etmiş, etmeye de devam ediyor. Kitapta ayrıca, sevgi, öfke, sadakat, bağlılık, içgüdü gibi baskın duygu ve kavramlar, köpekler ve insanlar üzerinden anlatılarak, bunların yeryüzünde yaşayan tüm canlı varlıkların hayatını nasıl şekillendirdiği evrensel ve zamansız bir dil yardımıyla ortaya konulmuş. Kitapta açık bir mesaj olarak verilmeyen ama benim okuduklarımdan kendime çıkarmış olduğum bir konu da kendi yaşantımıza karşı acizliğimiz ve seçimsizliğimizin bir yaratılış ya da bir varoluş meselesi olarak sürekli karşımıza çıkmasının kaçınılmazlığı oldu. Yani hayata nerede, ne şartlarda ve kim olarak başladığımız bizim seçimimiz değil, ancak kartlar dağıtıldıktan sonra devreye girebiliyoruz. Hayatımızın kontrolünü hiçbir zaman tam anlamıyla ele geçiremesek de akıl, irade, vicdan, inanç, sezgi gibi değerler üzerinden az da olsa müdahale şansımız oluyor. Mikro dünyada kendi seçimlerimiz, makro dünyada ise başkalarının seçimleri, bizi o yandan bu yana sürükleyip götürüyor. İşte Buck'la, Beyaz Dişle ve diğer pek çok canlıyla buluştuğumuz noktalardan biri bu. Özgürleştikçe kendi hayatımıza müdahale şansımızın artması, nerede, ne şekilde, kim olarak doğarsak doğalım, bizi kendimize yakınlaştıran, mevcut şartlar içinde kendimizi daha iyi hissedeceğimiz bir ölçü. Bunu inanç esası üzerinden düşünürsek, İslam'ın neden insanları özgürleşmeye ve kendini tanımaya ısrarla çağrı yaptığını da daha iyi kavrayabiliriz. Felsefe de sık sık bu konuya yoğunlaşır. İşte bu noktada tıpkı Buck gibi, bir kulağımızın içimizden seslenen o çağrıda olması, ayaklarımızın da çağrının geldiği sese göre hareket etmesi gerekiyor. Buck'a seslenen çağrı, Vahşetin Çağrısı... Eğer o çağrı dışarıdan geliyorsa genelde vahşete uğrayan Buck, çağrı kendi içinden geldiğinde bizzat vahşetin kendisi olabiliyor. Vahşetin kendisi olmak, Buck'ın kodlarında yazılı olan, ona varlık nedenini hatırlatan bir gerçek. Peki bizim kodlarımıza yazılı olan gerçek ne? Hangi ses bize kendi varlık nedenimizi hatırlatır? İşte onun tek bir cevabı yok... Herkes, bir radyo istasyonunu arar gibi kendi sesinin frekansını bulmak ve ona göre hareket etmek zorunda... Herkese keyifli okumalar dilerim...
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,1bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
10,3bin görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bitcoin hırsı kısmı çok iyiymiş. Jack London çok fazla ileri görüşlü olsa gerek Necip Bey. :))) Jack London'a Tuco'yla beraber şu aralar yaptığımız kitap çekiliş etkinliğinden sonra daha bir kanım ısındı açıkçası... Hayatını 0'dan kurup trenlerin üstünde ve soğukta kilometrelerce yol katetmiş olması benim için eşsiz bir otobiyografik hafıza oluşturdu kendisine dair. Siz de vahşetin tanımını, kitap hakkında hissettiklerinizi, hatta yaptığınız hataları ve Jack London okurken dikkat edilecek hususları gayet açıklayıcı bir şekilde anlatabilmişsiniz. Araya serpiştirdiğiniz küçük ve sizi tanıtan detaylar da bu incelemeyi güzelleştiren diğer yönlerden. Kaleminize sağlık, yazmaya devam edin lütfen.
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Oğuz Bey. (7 Ocak’ı biraz da bu bey hanım faslından kurtulmak için bekliyorum:) ‘Jack London lobisi’ olarak sizin ve Tuco beyin etkinliklerinize denk geliyorum arada. Bence farkındalık açısından çok önemli bu tarz etkinlikler. Benim de London yolculuğum devam edecek. Ancak malum nedenlerden dolayı biraz ara vermem, bundan sonraki kitaplara daha iyi ve temiz bir zihinle odaklanabilmem açısından gerekli... Gerçekten çok enteresan bir hayat hikayesi var London’ın. Kısa bir araştırma, o çalkantıyı görmeye yetiyor. O yüzden bir sonraki durağın Martin Eden olacağı kesin gibi. Artık akıllandım, ezbere London okumak yok! :) Vakit ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim. Sevgiyle...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Müjde Ulutürk okurunun profil resmi
Beyaz diş kitabını açtım ilk 3 4 sayfası beni sarmadı. Bide vahşetin çağrısına bakayım 3 4 sayfa dedim ve hemencecik kitap bitti. Çok iyiydi su gibi aktı geçti. İncelemenize göre beyaz diş kitabını bir süre bekletmem gerekiyor sanırım. teşekkürler tavsiyeleriniz için
Necip G. okurunun profil resmi
Ceren hanım kusura bakmayın, yorumunuzu biraz geç fark ettim. Teşekkür ederim öncelikle. Evet benim tavsiyem bu yönde olur. Çünkü iki kitap arasında pek çok açıdan benzerlikler var. O yüzden araya belli bir zaman koymakta fayda var. Şimdiden keyifli okumalar dilerim…
Bu yorum görüntülenemiyor
Merve Doğan okurunun profil resmi
Önce beyaz diş mi yoksa vahşetin çağrısı mı okunmalı
Necip G. okurunun profil resmi
Kronolojik olarak okumak isterseniz Vahşetin Çağrısı daha önce yazılmış. Ancak Beyaz Diş çok daha popüler bir kirap. İki kitap da konu itibariyle birbirine yakın. Eğer sırayla gideyim derseniz Vahşetin Çağrısı ile başlayın ya da ikisi arasında bir tercih yapacaksanız Beyaz Diş’i okuyun derim. Keyifli okumalar…
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.