Aslında sözcüklerin yazımındaki bu keşmekeşlik özellikle yabancı dillerden alınmış sözcüklerin ana dilin doğal ses uyumuna aykırılığından kaynaklanıyor. Dilimiz sözcükleri bünyesine alırken kendi formatına, ses uyumuna adapte etmek ister. Dili kullanan bizler farkında olmadan bunu yaparız/yapmak isteriz. Çünkü alıntı yaptığımız sözcüğün orijinali olan her dilin dil bilgisi kurallarını bilmemiz mümkün değildir. Örnek: "Söz arasında, sırası gelmişken" anlamına gelen Fransızca asıllı, zarf görevinde kullanılan "antrparantez" sözcüğünü birçok kişinin "antiparantez" diye söylemesi, öyle zannetmesi "dilin söyleyiş kolaylığına uydurma çabası" olarak açıklanabilir.
Bu nedenle bazı yazarlarımız sözcükleri yazarken imlada TDK'ye muhalif bir yol tutarlar, böyle olması gerektiğini düşünürler: Mustafa Kutlu, hikayelerinde "tren" yerine "tiren" , "kriz" yerine "kıriz" vb. yazımı tercih eder.