Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

223 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kara mizah budur!
YouTube kitap kanalımda Gogol'ün kitaplarını hangi sırayla okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/D98bVL1lQrg Kitap, Neva Bulvarı, Burun, Portre, Palto, Bir Delinin Anı Defteri, Fayton adlı eserlerden oluşmaktadır. Neva Bulvarı, Bağdat Caddesi, Şanzelize... Hiç fark etmez. Hepsi benzer özellikte caddeler. Sosyetik insanların ayak bastığı hatta bastıkları yerleri de sosyetikleştirdiği dünyanın çeşitli yerlerinden caddeler bunlar. Ortak özellikleri ise ışıl ışıl olmaları, rengarenk bir renk cümbüşü içerisinde insanlara lüksü, gösterişi, kapitalizmi, zenginliği ellerinden en göz boyayıcı şekilde nasıl geliyorsa o şekilde halka sunmak. Fakat... O da ne? Neden böyle sokaklardaki insanlar aslında siliktir hep? Yoksa parası olmayan silinmeye mahkum mudur? Üst ve alt sınıf, rütbe ayrımları olduğu sürece renkler bile bu tür sosyetik caddelerde üstlere gider. Altlara inmeyi hiç istemezler. Sınıflaşan hava bile bir süre sonra yükselebilir. Sanki her yer rengarenk bir göz boyama tablosu gibidir. Gittiğiniz devlet daireleri bile o göz boyayıcı renklerle çepeçevre sarılmıştır. Renklerin ve paranın göz alıcılığının bu kadar insan gözüne sokulmaya çalışıldığı yerde, sokaklarda içleri ve beyinleri boşaltılmış insanların gezmesinin ne önemi vardır ki zaten? Çizimleri yaptıktan sonra bile insanların teker teker silinmelerinin ardından onları tekrar çizmem ne kadar da acıydı öyle. Sanki kişiliklerini kendilerine hatırlatan ben gibiydim. Belki de bütün bu insanların devlet dairelerinde kalem memuru olmalarının silikliği benim kalemime de bir çağrı yollamış olabilirdi. Mega şehirler insanı yer yutardı, bu dünyanın her yerinde değişmeyen bir kural gibiydi. Neva Bulvarı da aynı şekilde parası olmayan insanları içinde yok eden bir girdaptı. Hoş geldiniz diyordu içinde barındırdığı insanlara fakat boş gidiyordunuz farkında olmadan. - Burun kısmını anlattığım yer spoiler içerebilir. Kitabı okumayanlar bu kısmı okumasa daha iyi olur ama çizimlere bakmakta pek sakınca olmaz.- Düşünün, bir gün bakkaldan her gün aldığınız gibi bir ekmek almışsınız ve kestiğiniz o ekmeğin içinden başkasına ait bir burun çıkıyor... Nedir bu acep? İnsanların yüksek rütbe, gösteriş ve sosyete hayalleri arasında belki bir gün siz de burnunuzu beraberinde kılıcı ve kafasında asil şapkasıyla sizin hayatınız boyunca hayal ettiğiniz mekanlara giderken, kadınlarla konuşurken ve caka satarken bulabilirsiniz. Bütün insanların gözü yükseklerdedir aslında. Bu da insanların "burnu büyük" olmalarını sağlayan ilk etmendir. Gogol'ün de dediği gibi burnunu yüksek rütbelerde gören bir Burunov'un yerine bütün herkes bir gün Burunov olma arzusu içerisinde yanıp tutuşabilir. Biz en çok egomuzu beslemeyi severiz çünkü. Kitabın portre kısmı ise en sevdiğim kısımdı. Zweig'ın anlatımına da benzeyen heyecan süreçleri, kitaptaki gerilimin ve heyecanın yükseldiği yerlerle beni tam bir etki çemberi içerisine aldı da diyebiliriz. Aslında biz de çoğu zaman bakmaya dayanamadığımız gözlere bakarız Portre kitabındaki gibi. "Gözlerin anlatıyor her şeyi." demeyi istediğimiz insanlara bakar dururuz Athena'nın dediği gibi. Fiziksel detaylardan ziyade en çok detayı gözlerin tam da derinlerinde buluruz. Bu gözlerin içinde neler neler yoktur ki... Para kazanma hırsı, rütbe hırsı, insanların diğer insanları ezme kibirleri ve daha niceleri... Fakat, Fernando Pessoa dememiş miydi "Ne zevk, ne ün, ne iktidar: özgürlük, yalnız özgürlük." diye? Ne kadar bu hırslar içerisine hapsolursak o kadar da özgürlüksüzlüğümüze hapsolurduk bir bakıma. Hırs ve para yönünden ise fakirsen hiçbir anlam ifade etmezdi varoluşun. Sosyete seni şehrin o kaotik ortamında yok ederdi. Dostoyevski dememiş miydi "Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık." diye? Gerçekten de Dostoyevski, Çehov, Tolstoy, Gorki, Turgenyev ve daha nicesi bu paltodan çıkmış gibiydi. Memurların ve özellikle de kalem memurlarının delicesine sıkıcılıktaki rutin hayatları, Kafkaesk bürokratik hiyerarşi dünyasının bize hatırlattığı kasvet, hakim, savcı, kaymakam, vali gibi önemli devlet adamlarının insanı gerim gerim germesinin öyküsüdür diyebiliriz bir bakıma Palto'ya. Bir Delinin Anı Defteri'nde harika sosyete ve popülist kültür eleştirilerini bulabileceğimiz, Fayton öyküsünün son sahnesiyle de insanların elde ettiklerinin iç görünüş ve dış görünüşleri, rütbeleri orantısında elde ettikleri hürmet konularına eğilen Gogol'ün bu kitabını çok sevdim. Her yol Roma'ya çıkmaz ama Neva Bulvarı'na çıkabilir. Bu incelememin daha detaylı ve kitapla ilgili çizimler içeren hali için blog'uma da bakabilirsiniz : kitapciziyorum.blogspot.com.tr/2018/02/bir-del...
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,6bin okunma
··1 alıntı·
3 artı 1'leme
·
13,4bin görüntüleme
Martenteo okurunun profil resmi
Ayrıca bloğunuz da çok güzel.
Figen Esen okurunun profil resmi
Çok iyi ,yerinde tespitler yapmışsınız emeğinize sağlık.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim vaktinizi ayırıp okuduğunuz için Figen Hanım
Zehra okurunun profil resmi
Kitabı anlama ve çözümleme sürecinde yardımcı oldunuz, teşekkür ederim.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
İlk yorumunuzu bana ve bu incelemeye yaptığınız için ayrıca teşekkür ederim. Yeni incelemelerde görüşmek üzere Zehra Hanım...
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.