Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

48 syf.
8/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Kitabın özü, Emile Zola'nın 13 Ocak 1898 günü, bir Fransız gazetesinde Cumhurbaşkanı'na hitaben yayımladığı ve Fransız ordusuna yönelik "Suçluyorum" başlıklı mektubudur. Kitabın içerisinde Emile Zola'nın bu mektubundan önceki siyasi döneme ve sonraki siyasi döneme de yer verilerek mektubun ülkede neleri değiştirdiği anlatılmış. Benim bu kitapla tanışmam ve okumaya karar vermem ise,
Tuğba Bora
Tuğba Bora
'nin #26020317 incelemesi sayesinde gerçekleşti. Öncelikle kendisine teşekkür ediyorum. Emile Zola'nın mektubuna konu olan ve tarihte önemli bir konuma sahip olan Dreyfus olayını sizlere anlatmam gerekir. Kitapta da açıkça ifade edildiği üzere, Dreyfus olayı, 19. yüzyıl sonlarında, Fransa'da, Yahudi kökenli bir subayın, Alfred Dreyfus'un, haksız yere casuslukla suçlanarak yüzeysel bir yargılama sonucunda zindana gönderilme olayıdır. Ama bu olay yalnızca bir hukuk veya ayrımcılık olayı olarak görülmez. Çünkü başta ordu ve yargı olmak üzere, ülkenin tüm kurumlarını temelinden sarsan bir olaydır. Her şeyden önce Zola'nın son derece cesur bir şekilde Cumhurbaşkanı'na hitaben "Suçluyorum" isimli bir mektup yazması takdire şayan bir harekettir. Hele ki Fransa gibi milliyetçi bir toplum içerisinde, Yahudi bir ordu mensubunu savunma amaçlı böyle bir mektup kaleme alması oldukça saygıdeğer bir davranış olup Zola'nın kıymetini gözler önüne sermektedir. Kendimize sormamız gerekir. Acaba biz Zola'nın yerinde olsak Cumhurbaşkanı'na hitaben böylesine ağır bir mektup yazmaya cesaret edebilir miydik? Hiç sanmıyorum. İşte tam olarak bu sebeple o Emile Zola, bizse güçlü karşısında boyun eğmiş ve zulme sessiz kalan zavallılarız... Peki sadece bizim başımıza bir haksızlık geldiği zaman mı konuşacağız? Yalnızca bizim kuyruğumuza basıldığı zaman mı acıyla etrafımızdan yardım isteyeceğiz? Göz göre göre güçlünün zayıfı ezmesine müsaade mi edeceğiz? Güçlüler ve zayıflar her yerde. Haksızlık ve zulüm ise 21. yüzyılın vazgeçilmezi olagelmiş. Basın ve yayın yoluyla haksızlıkların ve zulümlerin üzeri örtülüyor. Hissiz bir şekilde bizden daha güçlü olanların gelip kuyruğumuza basmasını beklemekten başka hiçbir şey yapmıyoruz. Zola'nın cesurca yazdığı bu mektubu okumanızı elbette tavsiye ediyorum. Fakat mektuptan ziyade Dreyfus olayını araştırmanız sizin için çok daha yerinde bir karar olacaktır. Zira asıl mesele mektup değil haksızlığa uğrayan Dreyfus'tur. Zola'nın mektubu sadece bizi uykumuzdan uyandırmaya çalışmaktadır.
Suçluyorum
SuçluyorumEmile Zola · Can Yayınları · 20214,872 okunma
··
305 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
bastianikalesindekipisi okurunun profil resmi
The Life of Emile Zola filmini izlemediyseniz tavsiye ederim. Olayı, dönemin toplumsal yapısı içinde daha net oturtuyor kafamızda. Hatayı insanları galeyana getirterek ört pas etmeye çalışmak da çok tanıdık gelecek.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Önerinizi dikkate alacağım. Zola zaten sevdiğim bir yazar. Bahsettiğiniz film ilgimi çekecektir. Teşekkürler...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
fazi okurunun profil resmi
Yine harika bir inceleme sevgili arkadaşım... Ortada bir haksızlık varsa, haksızlığa uğrayan kim olursa olsun elden geldiğince yanında olunmalıdır. Malesef haksızlıklar her yerde artık... Günlük yaşamda her gün örneklerini okuyor ve duyuyoruz hatta görüyor ama ses etmiyoruz birçoğumuz. Çünkü "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlerle dolu etrafımız. Ama burada Aziz Nesin'e kulak vermek gerekiyor: "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz." Mutlaka okuyacağım kitaplar arasında, vesile olduğun için teşekkür ederim. Kalemine sağlık Semih. :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Fazi. 40 sayfalık bir eser zaten. Seni hiç yormayacaktır :) Sevgiler...
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.