Mustafa Koç'un ölüm haberi beni çok etkilemişti. Çok saygı duyduğum ve örnek benimsediğim bir isim olmasından ziyade kendi hastanesinde ölmüş olmasıydı beni etkileyen sanırım. Doktorların 45 dakika kalp masajı yapmış olmalarına rağmen alacak tek bir nefesi bile kalmadığı için kendi hastanesinde tüm o zenginliği ile gözlerini yumdu. Ne kaldı geriye? Parasından değil kişiliğinden bahsedenler.
Ben hiçbir zaman paraya önem veren biri olmadım. Zorunlu masraflarımı tamamladıktan sonra da sırf canım istedi diye istediğim bir yerde oturup bir bardak çay içebiliyor ve istediğim kitabı alabiliyorsam (hâlâ bazılarını alamıyorum ama) zenginmişim gibi.
Yine de bazı zamanlar oluyor insan olur olmadık şeyleri kafasına takıyor para ya da başka bir mesele. Bu dünyaya dair, sahip olma duygusunun egemenliğinde. İşte o anlarda hep Mustafa Koç'u düşünüyorum. "Alacağımız nefes bile sayılıyken bu neyin düşüncesi Meltem, değiyor mu cidden şuanını harcadığına" diyorum. Daha keskin bakmaya başlıyorum etrafıma böylece. Nasıl diyeyim, o son şimdi gelirse son gördüğüm şey telefon ekranı değil de mavi bir kuş yahut topak bir bulut olsun diye.