Gönderi

235 syf.
·
Puan vermedi
İhsan oktay anar'ın bu sefer deniz üzerinde , bir kalyonda geçen ; gerçek tadında masalımsı kitabı, okurken birçok denizcilik terimini de öğrenebilirsiniz. Yine Puslu Kıtalar Atlası’nda olduğu gibi Osmanlı zamanındayız. Roman 17. yüzyıl İstanbul’unda başlıyor. 1670 yılında, Konstantiniye, Dersaadet ya da en bilinen adıyla İstanbul’dan kalkıyor gemimiz. Kalktığı gün, bu seferin uğursuz bir sefer olacağı düşünülüyor herkesçe. Günlerden Salı, yani Kabil’in kardeşi Habil’i öldürdüğü gün. Boğazdan ayrılmak üzere olan Amat isimli kalyonun sakinleri endişelidirler: “Sabah ezanı okunduktan sonra palamarı alırsak pazartesi değil, Allah korusun, salı günü yelken açmış oluruz”diyorlar.kafayı ölümsüzlüğe ve aslında ölümün bizzat kendisine takmış, bir gemi dolusu günahkârın kabusa dönüşen seyahati diyebiliriz.En gencinden en ihtiyarına kadar her biri bir günahla kirlenmiş, yüreği kararmış ve sertleşmiş bu insanlar,Amat denilen bu lanetli gemiyi paylaşıyorlar.Duvarları kitap kaplı odasında keman çalarak vakit geçiren ve unutmak için koyu sarı bir içkiyi yudumlayıp duran Diyavol Paşa ve faniler üzerindeki kırbacı olan Süleyman Paşa ise, yüreği karısının ölümüyle kararmış, ama hırsı, öfkesi ve merakı her tür gemi azıya alacak denli azgınlaşmış nâmi değer Kırbaç Süleyman.Kitabın sonunda ise Süleyman Reis, ölümsüzlüğü aramak için çıktığı deniz yolculuğunun sonunda edindiği gerçekliğin bilgisiyle değişir ve hayatta önemli olanın anlamlı bir yaşam sürmek olduğuna karar verir. Anar'ın asla adlandırmayacağım muhteşem fantastik kurgusu bu kitabında da devam ediyor.Kitabın kapağını açtığınızda harika bir yolculuğa başlayacağınıza emin olabilirsiniz.
Amat
Amatİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20215,5bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.