Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

140 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Küçük kankam Alex* geceleri yüksek sesle müzik dinlediğinden anne ve babasına uykuyu haram ediyor ve Ludwig Van'ın dokuzuncusunu dinlerken kendini; cıyaklayan morukların kafalarını, harika kocaman çizmeleriyle ezerken dikizliyordu hayallerinde.(*
Otomatik Portakal
Otomatik Portakal
#24810163) Şeyhim Tolstoy ise karısını her sene hamile bırakmaktan arta kalan zamanlarda Beethoven'ın keman sonatını dinlerken, Tanrı'nın yarattığı en adi piç kurularından insanoğlunun alçakça sevişmelerini yorumluyordu nadide bulunan bir piliç gibi olan bu eserinde. Günümüz Türkiye'sinde istatistiklere göre evlenen her beş çiftten biri boşanıyor. Bizim eski kuşaklar tarafından bunun sebebi çok okumuş yazmış olmaya bağlanıyor. Kız kısmısı okuyup mesleğini alıyor ve devamında da çalışmaya başlayıp ekonomik özgürlüğünü kazanıyor.(İşte bütün kötülüklerin anası) Okuma yazma bilmeyen, büyükbabamdan yıllarca dayak yemiş babaanneme göre bunun adı 'ahişer', yani kıyamet alameti. Bu zihniyete sahip erkekler ise kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme inancıyla hareket etmekten gurur duyarlar adeta. Birbirlerinin yüzünü evlendikten sonra gören eşlerin durumuna ise hiç girmeyelim. Üst paragraftaki meselelerden bahsetmemin sebebi Türkiye ve Rusya'yı toplumsal anlamda hayatın her alanında birbirlerine çok benzetmemdir. İşbu sebep Rus klasiklerinin okunmasının zaruri olduğuna inanıyorum. Tolstoy bu eserinde evliliklerin sevgi temelinde kurulup kurulamayacağını ya da daha genel anlamda kadın erkek ilişkilerinde gerçek sevgi var mıdır? sorusuna cevap aramış diyemeyeceğim çünkü direk kendi penceresinden "ne sevgisi? Yalan onlar, inanmayın bu saçmalıklara!" modunda aksilik eden ihtiyar delikanlı, devamında da kendisiyle çelişip sevgisizce sevişen çiftlerimizi zumzuklayıp ağız burun dağıtmış adeta ey mübarek kardeşlerim! Kitapta genelde kadınlar şeytanlaştırılırken erkeklere de az da olsa dokundurmalar yapmış. Domuzlar gibi sevişiyormuşuz mesela. Karısına göre ise kendisi tam bir ayıyı andırıyormuş. Kadınların kendilerini cinsel meta haline getirmeleriyle alakalı eleştirilerine günümüzden bakarak Tolstoy'a katıldığımı dile getirmek isterim. Örneğin reklam sektöründe hiç alakasız ürünlerde dahi kadın bedeninin ön plana çıkarılması ya da otomobil fuarlarına giden olmuşsa görmüştür veya en azından TV'de görmüşsünüzdür; otomobilden çok kadınlar sergilenir adeta. Son zamanlarda bu konuyla alakalı feminist çevrelerden yükselen itirazlar neticesinde bazı fuarlar artık bu yanlışlığa son verileceğini açıklamış. Yine Formula 1 yarışlarında Grid kızlarının işlerine son verilmesi ve Fransa bisiklet turunda kazanan sporcuya öpücük kondurma uygulamasının sonlandırılması da alınan yeni kararlar arasında. Bunlara sebep olan zihniyet kirliliği ortadan kaldırılmadan ne kadar etkili olur bu hamleler doğrusu tartışılır. Tolstoy'la giydirmelere devam ediyoruz: Kadınlar bir çocuk gördüklerinde "aay ne tatlı şeysin çeen kıyamaam" gibi ponçik sevgi gösterilerinde bulunurken iyi ama iş çocuk yapmaya gelince yook rahatımı ve vücudumu bozamam havalarındadırlar. Hele hele doğum kontrol yöntemlerini uygulamıyorlar mı! İşte Tolstoy'u çıldırtır bu ve dozajı baya artırıp bunu yapanlara "orospudan farkları yok" diyecek kadar cozutur. Doğum kontrol yöntemleri bizde de en üst perdeden sıkça eleştiri konusu yapılıyor ara ara. Ama sebebi Tolstoy'dan farklı tabi. Biliyorsunuz bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah kerim. Tolstoy Allah'ın kerim sıfatını çok sevdiğinden on üçe kadar götürmüş işi. Yine Tanrı'ya tam teslimiyetçi Tolstoy cümlelerine ara ara rastlamak mümkün bu eserde de. Artık durumu kanıksadığımızdan mı nedir, yav he he diyerek geçiyorsunuz oraları. Son bölümlerde ise kıskançlık meselelerine girilmiş. Açıkçası bu bölümler de sıkıldığımı söylemeliyim. Ancak bunun tamamen kendimden kaynaklandığını da belirteyim. Çünkü şu sıralar karşı cinse karşı duygularımdan arınmış bir dönemde olduğumdan, bu kısımlar beni kendine çekemedi. Kitap kesinlikle okuyan herkeste karakteri ve duygu durumuna göre farklı etkiler bırakacaktır. Okurun evli veya bekar olması da önem arzetmekte. İleride olur da evlenirsem tekrar okuyacağım. Bakalım o zaman nasıl etkileneceğim? İncelemeyi bitirmeden Tolstoy'a değinmek isterim. Ben Tolstoy'un önceden takıntılı bir adam olduğunu sanıyordum. Fakat bu kitabıyla birlikte onun tam bir manyak olduğuna şüphem yok artık. Manyakları da ayrı bir severim yalnız. Önceden sevemediğim adamı artık seviyorum. Şuraya da bizden bir manyağın Beethoven'ın Kreutzer Sonat performansını bırakayım. youtu.be/OF9fneQ50Us
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,6bin okunma
··
207 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Sabah sabah güne gülerek başlatan bir inceleme, elinize sağlık. Öyle güzel anlatmışsınız ki bir ara okusam mı acaba diye düşünmedim değil kendimle yüz seksen derece zıt bu kitabı. Bir tek puanına takıldım bir parça. Sizinkine değil yalnızca, herkes sekiz puan ve üstü vermiş bu harika kitaba. 8.5'luk puanıyla Yeraltından Notlardan pek bir farkı yok. Acaba kitabı okuyan 517 kişi de benzer mı düşünüyor Tolstoy'la kadınlara ve cinselliğe olan bakışı hakkında yoksa sadece vaaz verir gibi yapılan bu yazım tarzının mı etkisinde kaldılar merak ediyorum. Ama tabi ki bunlar sadece incelemeler üzerinden yaptığım sübjektif yorumlar ve bir anlam etmez kimseye. Çok teşekkürler, bu güzel sabah için tekrar.
Mehmet D. okurunun profil resmi
Abi çok teşekkür ederim. Aslında etkinlik olması sebebiyle biraz da inceleme yaptım desem yalan olmaz. Sanki ev ödevi gibi yazmazsam azar yiyecekmişim diye hissettim :) Gece yattığımda sabah ne yazsam diye düşünürken aldı yürüdü. Rahat edemedim şimdi sabaha birçoğunu unuturum diye yazdım rahatladım. Kitap sadece trende geçen bir diyalog olmasına rağmen fena akıcı ve trende konuşan kişinin karşısında sanki biz varmışız gibi çok gerçekçi. Tolstoy'un fikirlerine ise tamamen katılmak imkansız bu kitapta. Ama o vaazcı havası pek yok. Öğüt dinliyor hissi oluşmuyor. Sadece uçuk fikirleri olan bir adamı ağzı açık bir şekilde dinliyoruz :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Mehmet D. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Tolstoy hakikaten ilginç bir adam. Herkeste farklı bir etki bırakıyor. Ama Dostoyevski öyle değil. Söyleceklerini daha felsefik ve psikolojik derinlikte dese de, Tolstoy'a göre daha anlaşılır bir adam bence. Söyleyeceği her şeyi söylediğini hissediyorsunuz. Ama Tolstoy'un içinde kopan fırtınalarda daha başka şeyler de var sanki dile getiremediği. O yüzden sevdim ben de bu adamı :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Kitaphane Notları okurunun profil resmi
Kitabı an itibariyle bitirdim, şöyle bir incelemelere bakayım dedim; aynı yerlerde dem vurmuşuz yahu... Tolstoy ahhh Tolstoy kadın erkek ilişkisinden soğuttu beni... Ne keskin çıkışlardır onlar... Bu arada inceleme süper olmuş tebrikler..👏
Mehmet D. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Tolstoy dedeye de selam olsun :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
İnceleme dilinin sebebi için şuraya bakmanız yardımcı olacaktır :) #24810163
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.