Gönderi

The Theory Of Everything ( Stephan Hawking anısına )
Bundan 73 sene önce dünyaya gelen ve geldiği andan itibaren merak eden bir adamın hikâyesiyle karşı karşıyayız. Stephen Hawking sağlıklı ve dinç geçirdiği gençlik yıllarının ardından 21 yaşındayken bütün bedenini günbegün dirayetsiz kılacak bir hastalıkla tanışır. Zamanlı ve kademeli kas bozulmasıyla karşı karşıya kalınan ve als olarak bilinen bu hastalığın teşhisi çoğumuzun düşüncelerinin aksine onun yeniden doğuşu olmuştur adeta. Gençlik yıllarında tembelliği üzerinde olan bu inanılmaz adamın teşhis konulduktan sonraki akıl almaz azmi ve çalışkanlığı bizi her açıdan şaşkına çeviriyor. Hala Cambridge’de doktoraları için orada olan genç dehalara danışmanlık yapan, kitabı dünyada 10 milyonun üstünde satan bu adamın hikâyesi için ne anlatsak az kalır tabii. Tabi bu inanılmaz adamı izleyiciyle buluşturmak için birkaç deneme yapıldı. Benedict Cumberbatch’in başrolünü aldığı İngiliz yapımı Hawking serisi bize genç Stephen hakkında bilgi verir nitelikteydi. Ardından yakın zamanda kendisinin de yer aldığı, ‘Hawking: Kendimin Kısa Tarihi’  belgeseli çekildi ve yayınlandı. Ama Stephen Hawking’in hayat mücadelesine yakından tanıklık etmemizi sağlayan yapımlar arasında en çok ilgi çeken ve merak uyandıran filmin kapısını sizler için birazcık aralamak istiyoruz. Şüphesiz ki filmin bu kadar ilgi çekmesinin en büyük sebebi, Stephen’ın gençlik yıllarından başlayan ve kademeli olarak hastalıkla beraber devam eden sürükleyici hikâyesi. Hepimiz bu genç adamın hayat öyküsünü merak ederken, bir yandan da yaşadıklarıyla nasıl savaştığını öğrenmek istiyoruz. Filmin yönetmen koltuğundaki James Marsh’ın adını daha önce başarılı filmlerde görmeyişimizin sebebi, bu filmde de olduğu gibi biraz da hikâyeyi işleyiş konusundaki yetersizliğinden geliyor. Bilimsel yönüyle dünyada var olma çabasında olan bir adamın hikâyesi, evlilik ekseni etrafında biraz sınırlandırılmış vaziyette. James Marsh için biyografinin dikenli telleri etrafında dolaştığını ancak onları aşamadığını söyleyebiliriz. Filmin işleniş bakımından eleştirisi için artılar ve eksiler sütunu oluşturacak olursak, artılar hanesine işleyeceğimiz birkaç sebep bulabiriz tabii ki. Bunlardan biri Stephen’ın hastalık evrelerinin teker teker işlenmesi ve fiziksel olarak bu durumu anlamamız için bize yakın çekimle anlatılan sahnelerdir. Başrollerde yer alan Felicity Jones ve Eddie Redmayne’in performanslarındaki göz doldurucu detaylar, filmin statüsünü yükseltir nitelikte. Eddie Redmayne’in metot oyunculuğunun sınırlarını zorladığını görüyoruz. Stephen Hawking gibi bir karaktere bürünmenin ne kadar zor olduğunu tahmin etsek de röportajlardan Jane ve Stephen Hawking’in çekimlere katılarak oyuncuya yardımcı olduklarını ve bu performanslardan oldukça etkilendiklerini öğreniyoruz. İngiltere’nin tarihi dokusunu yansıtan Cambridge gibi bir şehirde, dâhileriyle ünlü bir okulda geçen hikâyemiz, sonradan tanıştığı Jane ile hayatının değiştiğine şahit olduğumuz bu genç adamı anlatmakta. Stephen Hawking o zamanlarda bilim insanlarının kafalarını karıştıran birçok soruyla içli dışlı olmuş ve evrenin başlangıcıyla ilgili inanılmaz teoriler öne sürmüştür. Filmde James Marsh’ın Stephen’in bilimsel yönünden ziyade yaşamla olan mücadelesinden bahsettiğini görüyoruz. En büyük destekçisi olan Jane ile yaşadıkları olağanüstü evlilik ve bunun sonunda edinilen onca başarı yönetmen tarafından iyice konuya dâhil edilmiş. Filmin Hawking serisinden ya da belgeselinden daha fazla ilgi uyandırmasının sebebi izleyiciye bir aşk hikâyesi sunuyor olması. Bilimsel açıdan tatmin olamasak da bir direnişle göz göze gelip yaşam savaşı veren bir dehanın, biçilen iki yıldan daha fazlasını dolu dolu yaşadığına şahit oluyoruz. Metot oyunculuğunda kendi sınırlarını zorlayan oyunculara aşinayız ve Eddie Redmayne’in de bu konuda kendisine has bir yorumu olduğunu, hatta filmin kalitesini yükseltme görevini kendi omuzlarına aldığını söylesek abartmış olmayız. Felicity Jones ise Jane karakterinin duygusallığını, ideal yardımcı eş portresini kendi performansıyla bize aktarıyor ve bunu duru güzelliğiyle birleştirip Eddie ile iyi bir ikili oluşturuyor. Filmin muhteşem bir hayat hikâyesini işlemekteki sıkıntıları gözler önünde olsa da doyurucu performanslar eşliğinde izlenilebilir bir hal almış. Bu harika film sizinle buluşmayı bekliyor Sanatkaravanı
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.