Ama bu arada [1960'larda] 1950'lerin kalkınma söylemindeki parlamenter demokrasi gibi ABD siyasi değerlerinin "ihracı" konusu bir yana bırakılıp "kalkınma için güçlü devlet" önerisi ortaya çıktı. Güçlü devletten kastedilen Fukuyama'nın açıkça belirttiği gibi diktatörlüktü. Çünkü bir Batı kurumu olan parlamenter demokrasi kimi azgelişmiş ülkede Batı'daki gibi işlemiyordu. "Hem kapitalist büyümeye, hem de zaman içinde istikrarlı bir demokrasinin oluşmasına izin veren toplumsal ilişkileri, modernleşmeci bir diktatörlük, ilkesel olarak demokrasiden çok daha kolay yaratabilir."