Eğer bir toplumu oluşturan 'sui generis' sentez bireysel bilinçlerde var olanlardan farklı ve yeni olgular yaratıyorsa (ki bu düşüncemiz kabul edilmektedir), o halde, bu özgül olguların bizzat onları yaratan topluma dayandığını, toplumun parçalarına yani üyelerine dayanmadığını kabul etmek gerekir. Bu anlamda, söz konusu olgular bireysel bilinçlere dışsaldır (bireysel bilinçleri böyle kabul edersek); aynı şekilde, yaşamın belirleyici nitelikleri de canlı varlığı yaratan mineral maddelere dışsaldır. Çelişkiye düşmeden bunları yapısal ögelere indirmemiz söz konusu değildir; zira, tanımı itibariyle, yaşamsal nitelikler yapısal ögelerin içerdiğinden farklı bir şeyi gerekli kılar. Böylelikle, çalışmanın ileri bölümlerinde psikoloji bilimi veya zihin sahibi bireyi inceleyen bilim ile sosyoloji arasında yaptığımız ayrım yeni bir düşünceyle daha doğrulanmaktadır. Sosyal olaylar psişik olaylardan yalnızca nitelik olarak ayrılmaz; bunlar başka bir temele sahiptir; aynı ortam içerisinde evrimleşmezler, aynı koşullara bağlı değillerdir. Bu, sosyal olaylar herhangi bir yönüyle psişik nitelikte değildir anlamına gelmez, zira tüm sosyal olaylar çeşitli düşünce veya davranış biçimlerine dayanır. Fakat kolektif bilinç durumları bireysel bilinç durumlarından farklı bir doğaya sahiptir; başka türden temsillerdir bunlar. Grupların düşünce yapısı bireylerinki gibi değildir; kendine özgü yasaları vardır. O halde, sosyoloji ve psikoloji bilimleri iki bilim dalı birbirinden ne denli ayrı olabilirse o denli ayrıdır; aralarındaki ilişkiler ne olursa olsun.
Sayfa 20 - İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZKitabı okudu
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.