Gönderi

Atatürk hakkında.
O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz.
Sayfa 51 - YKYKitabı okudu
··
33 görüntüleme
daüssıla malihulya nostalgia okurunun profil resmi
fikret başkaya da paradigmanın iflası isimli kitabında şöyle diyor: "Kişiyi yüceltmekle kişiye tapma arasında doğru yönde bir ilişki vardır. Fakat asıl amaç yüceltilen kişi değildir. Yüceltme, mistifikasyon yaratmak içindir. Böylelikle tarihsel olaylar çarpıtılmak istenir. Tarihsel olayları çarpıtmaktan amaç da, sınıfsal çıkarları gizlemektir. Tarihsel olayların çarpıtılmasında, bir liderin kişiliğinin arkasına gizlenmek ekseri başvurulan bir yoldur. Bir Osmanlı Paşa'sını yarı-ilâh durumuna getirenler, elbette bunu boşuna yapmadılar. Sınıfsal çıkarların bir gereği olarak, M. Kemal'i putlaştırdılar. Aslında Paşa'nın putlaştınlmasının nedeni, başarılan şeylerin büyüklüğünden çok, emekçi kitlelerden gizlenmesi gerekenin öneminden kaynaklanıyordu. Mustafa Kemal'in yaptıkları, bir başka Mustafa'nın, Mustafa Reşit Paşa'nın başlattığı "olaylar" zincirinde sadece bir halkaydı, üstelik zincirin büyük bir halkası da değildi. Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet, Cumhuriyet yarı-sömürgeleşmenin aşamalarıdır. Oysa resmi ideoloji ve kişi kültü üreticileri tarafından Cumhuriyetin kurulması yarı-sömürgeleşmenin sonu olarak gösterilmek istenmiştir... Bir üretim tarzı olarak kapitalizmin her gelişim aşamasına, her tarihsel dönemine uygun düşen sömürü yöntemleri oluşuyor. Siyasal plandaki bağımsızlık bu bakımdan yeterli olmadığı gibi, Türkiye daha önceki dönemde de siyasal bağımsızlığını yitirmiş bir ülke değildi. M. Kemal Tanzimat geleneği dışında değil, söz konusu geleneğin en radikal sürdürücüsüydü. Ne ki, resmi ideoloji tarafından ısrarla Tanzimat geleneği dışında gösterilmeye çalışıldı. Cumhuriyet aydınları kişi kültü üretip kişiye tapma yolunu seçtiklerinde, buna mecburdular. Şevket Süreyya Aydemir; "İnkılâbımızı oturtmaya ve Atatürk'ü putlaştırmaya mecburduk... Ama şimdi size ifade edeyim, kitabımda da yazdım: Kahraman putlaştığı zaman ölür"[*] diyor. (...) Tarihsel olayları tahrif ederek ve gerçeğin saptırılmasıyla hegemonya boşluğunu doldurabilirlerdi... Dünyada sağlığında ve ölümünden sonra M. Kemal kadar anıtı dikilmiş, heykeli, büstü yapılmış, resimleri çoğaltılmış bir başka lider herhalde yoktur. M. Kemal heykel ve anıtlarının yapılmasından pek çok hoşlanıyordu, ilk anıtı 1927'de Sarayburnu'nda dikilmişti. Daha sonra heykel ve anıtları görülmemiş boyutlarda arttı... 5 Ağustos 1935 tarihli (M. Kemal'in hayatta olduğu tarih) Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan bir haberde; "Atatürk yarım bir ilahtır; Türkler'in babasıdır. Hiçbir devlet şefi için hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir; ne Mussolini'nin ne Hitler'in, ne de Lenin'in anıtları onunkilerle ölçülemez" deniliyordu. Öyle görünüyor ki, yapılan heykeller, anıtlar vb. ideolojik hegemonya boşluğunu doldurmanın bir aracı olarak görülüyor."
Barbaros okurunun profil resmi
Bir süredir Atatürk’e yakıştırılan putlaştırılma yaftasının insanlarının Atatürk’e karşı içindeki “hıncın” sonucu olduğuna inanıyorum. Atatürk belki yalan yanlış bilgilerle olduğundan çok daha fazla yüceltilse bile bu duruma takılmıyorum. En küçük Atatürk övgüsünde uzun uzun yazılar döşenip “Atatürk de putunuz mu?” diyenler daha çok ilgimi çekiyor. Benim görüşüm heykelleri de yapılınca fotoğrafları da etrafa asılınca ben mutlu oluyorum. Hatta bunların sayısının artmasını istiyorum ‘putlaştırıyorsunuz’ diyenleri gördükçe. Hem kandırılamaz diye övülen bir lider kandırılabilen bir liderden yeğdir.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.