Şimdi ister bir başka insanı anlamak, ister kendimizi tanımak
söz konusu olsun, her iki durumda da· tüm teorik varsayımları
bir kenara bırakmak zorundayım. Bilimsel bilgi sadece
evrensel bir saygınlığa sahip olmakla kalmayıp, modern insanın
gözünde tek entelektüel ve ruhsal otoriteye de sahip olduğu için, bireyi anlama. gayretim beni sözün gelişi, lese majeste
yapmaya (büyük ihanete) ve bilimsel bilgiye arkamı dönmeye
mecbur ediyor. Bu hafife alınabilecek bir fedakarlık değildir,
zira bilimsel tavır taşıdığı sorumluluk duygusundan kendini
kolay kolay kurtaramaz. Ve eğer söz konusu psikolog, hastasını
sadece bilimsel olarak sınıflandırmak değil, aynı zamanda
onu bir insan olarak da anlamak isteyen bir tıp doktoru ise, birbirine
zıt ve karşılıklı olarak birbirini dışlayan iki yaklaşım -
yani ,bilmek ile anlamak- arasında mesleki bir çelişki yaşama
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu çelişki, "ya bunu, ya onu" seçersin
mantığı ile değil, ancak iki-yönlü bir düşünme ile çözülebilir,
yani birini yaparken, diğerini de göz önünde tutmakla.