Türkiye'de de ilk kez "Hz. Muhammed" adıyla yayımlanıyor. Ancak komünizmin baskı yıllarında kitap Rus ve Müslüman halkları etkilememesi için devlet tarafından gözlerden uzak tutulmuş.
Sovyetler'in yıkılması ile 1990 yılında eser "Hz. Muhammed'in Kuran'a Girmemiş Hadisleri" adıyla Rusça yeniden yayımlanıyor. Kitap içinde "Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve O'nun peygamberini kabul ederdi" diye geçiyor.
Ama sadece bu cümleye veya kitaba dayanarak yazarın Müslüman olduğunu iddia etmek mümkün değil.
Sayfa 99 da çok güzel anlatmış Allah'ı, özgürlüğü.
Bir inceleme okudum başka bir sitede aynen şöyle yazıyordu:
"Tolstoy ne ad vermiş kitabına? "Muhammed'in Kuran'a girmeyen hadisleri"
Bu isim zaten Tolstoy'un Muhammed hakkındaki temel düşüncesini ortaya koyuyor.
Tolstoy, koyduğu başlık ile, Muhammed'in Kuran'ı kendisinin yazdığını, bazı hadisleri ona koymadığını söylüyor.
İnançlı insan neden bilim yapamaz sorusunun cevabı Tolstoy'un bu eserinin Türkçeye kazandırılması sırasında bariz olarak ortaya çıkmış: İslami terminolojiye göre teknik olarak hatalı buldukları için sadece "Hz.Muhammed" koymayı tercih ettiklerini belirtiyor.
Kendi inancına ters diye gerçekleri örtbas eden, deforme eden, değiştiren bir insan nasıl bilim yapabilir ki?"
Aslında biraz daha uzun bu inceleme ama linç edilmek istemiyorum paylaştığım için. ^_^
Benimde inanasım gelmiyor, Müslüman olduğuna. Ama başka bir açıdan bakılacak olursa Tolstoy dahil birçok yabancı kişi Müslüman olmuş o dönemlerde, tabi yazılana göre öyle.
Bunu da buraya bırakıyorum;
Kriter Dergisi'nde yer alan bir yazı ve Goethe'nin Hz.Muhammed'e yazdığı şiir
Sevinç sevinç berrak
Ve yıldız yıldız parlak
Bir dağ pınarı
Üstünde beyaz bulutların
Ve kuytusunda bir yeşil yamacın
Aziz ruhlar sallamış beşiğini
Veda edip çocuk tazeliğiyle bulutlara
Raks eder gibi iner mermer kayalara
Haykırır sevincini semalara
Dağ geçitlerinde
Önüne katar renk renk çakılları
Ve bağrına basar kardeş pınarları
Çiçeklenir ayak bastığı yerler
Ve nefesiyle yeşerir çimenler
Yoldaşı olur şimdi ırmaklar
Ovaları doldurur gümüş ışıklar
Bir ses yükselir pınarlardan
Kardeş ayırma bizi koynundan,
Bekliyor Yaratan.
Yoksa bizi çölün kumları yutacak
Güneş kanımızı kurutacak
Kardeş,
Dağın ırmaklarını, ovanın ırmaklarını
Hepimizi alıp koynuna
Eriştir bizi yüce Rabbına
Ezelî Deryâ'nın yanına.
Peki, der, dağ pınarı
Kendinde toplar bütün pınarları
Ve haşmetle kabarır göğsü, kolları
Ülkeler açılır uğradığı yerlerde
Yeni şehirler doğar ayaklarının altında...
Kulelerin alev zirvelerini
Ve haşmetli mermer saraylarını
Bırakıp arkasında
Yürür mukadder yolunda
Dalgalanır başının üstünde binlerce bayrak
İhtişamının şahitleri
Evlâtlarını Rabbine ulaştırarak
Karışır İlâhî ummana coşarak!
Kaynak: cafesiyaset.com.tr/iste-goethe-nin...