Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar Geçenlerde Cemal Süreya bir kez daha kurşuna dizildi, bizzat gözlerimle şahit oldum. Bu kurşunları atanların çoğu da arkadaşımdır, sevdiğim insanlardır. Hiçbirinin eli bile titremedi. Kör oldum. Onlardan ummazdım bunu kör oldum. Tam 254 kurşun… “KADIN DEDİĞİN PORTAKAL GİBİDİR, GÖRDÜĞÜN YERDE SOYACAKSIN.” “Şairler, aydın kesimin bir parçasıdır. Onların zihnimize ve daha ziyade kalbimize paylaştıkları her fikir bizde bir iz bırakır, bizi değiştirir, bu az dahi olsa böyledir.” Ey ahali duydunuz mu biz hayatın gerçekleriyle ilkin şairlerle, aydınlarla tanışıyormuşuz. İlkokulların sıra altlarında yahut çöplerinde bulunan erotik dergi modellerinin, yanağından makas aldığımız çocuğun telefonundan çıkan fotoğraflardaki çıplak kadınların da birer aydın olduğunu biliyor muydunuz? Bilmiyordunuz çünkü siz yazmaya gelince gerçekleri bertaraf edenlerdensiniz. Mesela buluğ çağına girmiş her bir çocuğun zihninde dönen fanteziler gerçeğini asla kabul etmek istemezsiniz. Modellere aydın diyorum çünkü ülkemizde bu konular açıldığında kusası gelen öyle bir topluluk ve bu topluluğun öylesine katı bir baskısı var ki, bana da bu modellere aydın demek düşüyor. Buluğ çağına giren, girmeyen ve girmek üzere olan her bir bireyi bu modellerimiz aydınlatıyor. Neden? İşte bu baskı yüzünden. Cinselliği, fanteziyi ve buna bağlı aksiyonları bahsini ettiğim aydınlardan öğrenildiği gerçeği sizi de ürkütmüyor mu? Beni fazlasıyla ürkütüyor. “Hani çok yerde, ‘Cemal Süreya fiziksel aşkı en güzel anlatmış şairdir.’ denir ya, bir dakika, FİZİKSEL AŞK MI? Aşk kollara ayrılıyor muymuş ya?” Aşk belki kollara ayrılmıyor ama her bireyde ayrı bir tanımı olduğunu açık etmek gerek. Daha kaçımız, ben asla fiziğe, güzelliğe, boya posa bakmam diye yalan söylemeye devam edecek. Hangimiz dışını beğenmediğimiz karşı cinsin, içini merak etmeyeceğimiz gerçeğinin üzerini yalanlarla örtmeye devam edecek? Sizi gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyorum. Bir de şey vardı; “Bir insan kaç defa âşık olabilir?” diye hemen sözü CS’ye bırakıyorum. Açılıp kapandıkça sevdam, Kapanıp açılıyor bir mavi. Gelelim Kadın konusuna. Ülkemizde dikkatin üzerinde toplanması en elzem konu belki de Kadındır ama böylesine hassas bir konuyu alıp, hayatın gerçeklerini bertaraf ederek üstüne üstlük çok değerli bir şair üzerinden algı yaparak değersizleştirmek, şairi kurşunlamak değil de nedir sorarım size. Özellikle bu husus zoruma gittiği için hemen bir kitabını alıp adından yorumlamak, içimdekileri kusmak istedim. Kimi şairlerin yahut edebiyatçıların eserleri ile yaşadıkları arasında muhakkak bir bağ vardır. Bu ikisi adeta birbirine yapışık haldedir ve bu haliyle bağı görmezden gelemeyiz. Gelirsek şayet talihsiz yorumlarda bulunabiliriz. Bu sebeple CS’nin hayatına kısaca göz atmak gerek. Hani diyorsunuz ya; “hemcinslerimin bu kadar ELLENDİĞİ satırlar karşısında öfkeleniyorum.” diye halbuki Ülkü Tamer CS’nin Kadın temalı şiirlerini okuduktan sonra ne demiş; Tanrı Bin birinci gece şairi yarattı, Bin ikinci gece Cemal’i, Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı, Başa döndü sonra, Kadını yeniden yarattı. Cemal Süreya çocukluğunun ilk yıllarını geçirdiği Erzincan’ın Pülümür ilçesinde doğdu. Öldüğünde şimdi bile tüyleri diken diken eden adına şiir yazdığı babasının adıdır Hüseyin. Tüm kadınlarda aradığı anne şefkatine sebep olan olay Gülbeyaz Hanımın 23 yaşında hayatını kaybetmesindendir. Kan görüyorum taş görüyorum bütün heykeller arasında Karabasan ılık acemi – uykusuzluğun sütlü inciri – kovanlara sızmıyor. Annem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni. 1938’de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik’e sürgün edildi. Bilecik’te ilkokula başladı, İstanbul’da devam etti. Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olup Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve iktisat Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli devlet kurumlarında çalıştı. Erzincan’dan sürgün edildiklerinde bindirildikleri sürgün treni, nereye götürüldüklerini bilmeyen insanlarla doludur… Yedi yaşında çıktığı bu yolculuk Cemal Süreya’nın bütün hayatını etkiler, şiirini besleyecek bir dönemin başlangıcı ve ‘bir doğum anı’ olur. Seniha Hanım, Cemal Süreya’nın ilk aşkıdır ve ortaokul yıllarında başlayan bu aşk evlilikle sonuçlanır. Hatta Süreya, Seniha Hanım’dan bahsederken, o yıllarda sınıfın tahtasına yazdığı kızıl mısralar adlı şiirinde ‘Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu, Masmavi defterime kızıl satırlar doldu’ der. 1955 güzünde Eskişehir’den İstanbul’a yardımcı maliye müfettişi olarak atanır. İstanbul’a yerleşmesiyle edebiyat çevrelerinde ve etkinliklerinde daha sık görünmeye başlar; ancak bu durum ailesini ihmal etmesine yol açar. Her şey biliyor her şey Sen biliyor musun bakalım Seni nice sevdiğimi? Üstüne titrediğimi? Geldiğimi? Gittiğimi Hadi! Aşkın onu bir menevşe kurusuna çevirdiği günler de Mülkiye yıllarına rastlar. Bu tutkulu âşığın yani şairin, karısına attığı tokadın pişmanlığı yüzünden, jiletle bileklerini kesecek kadar ileriye gitmesi, bu evliliğinin ömrü hakkında daha o günlerde ipuçları verir aslında. 1958 yılında ayrılan çift, yedi yıl sonra resmî olarak boşanır. Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik. İlk evliliğinden sonra ikinci evliliğini Zuhal Tekkanat’la, üçüncü evliliğini Güngör Demiray’la yapar, ondan ayrıldıktan kısa bir süre sonra tekrar Zuhal Tekkanat’la birlikte olur (tabii bu evliliklerin arasında sayısız gönül macerası, evlilikten dönen nişanlılıklar da vardır) ve bunlardan sonra Cemal Süreya Birsen Sağnak’la evlenir. işte bu şiir Birsen hanım için yazılmıştır. Tomris Uyar, Ülkü Tamer ile evliyken âşık olur Cemal Süreya’ya… İkisi de evlidir, ikisi de birbirleri için boşanırlar eşlerinden ve bugün bile, ‘Türk edebiyatının en verimli aşkı’ tanımını hak eden üç yılı birlikte geçirirler. Tomris Uyar’ı “Aşkları Uğruna Yazılanlarla Edebiyatımıza Yön Veren Kadınlar” listesinden hatırlayacaksınız zaten. Verimliydi aşkları, çünkü Cemal Süreya aşk dolu, cinsellik yüklü en güzel şiirlerini onun için yazdı. Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, Bir yanlışı düzeltircesine açmış; Gelmiş ta ağzımın kenarında Konuşur durur. Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman; Aldım çiçeğimi şurama bastım, Bastım ki yalnızlığımmış. Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. Tomris Uyar’ın Cemal Süreya ile olan ilişkisi hem enteresan, hem dillere destandır… Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlardı Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, “Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş” der. Ertesi gün geç gelir Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç gelir. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i görür ve gerçek ortaya çıkar. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya… Tomris Uyar tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı… Tomris Uyar Cemal Süreya ile ilgili: “Tanıdığı kaç kişi varsa, o kadar Cemal Süreya vardır. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. Üç tane yazılabilir. Üçü de apayrı.” demiştir. Üvercinka, kızının doğumunu karşıladığı anda hastanenin kapısında bekler onu. Hani şu meşhur şiiri ve aynı adlı kitabı Cemal Süreya’nın… Üvercinka, Cemal Süreya’nın eşi Seniha Hanım hamile iken tanıştığı ve adını bilmediğimiz genç bir kızdır. Süreya’nın hayatında her daim bir sır olarak kalan bu kızın adını bilen olmamıştır. Türk şiirinin en güzel örneklerinden biri olan ‘Üvercinka’, bu genç kızın güzelliği sayesinde Süreya’ya şöhreti getirmiştir. “Üvercinka, güvercin kanadından kısaltılarak elde edilmiş bir sözcük; barışa, aşka, dayatmaya dönük bir kavram. Kitabımın adını Üvercinka koyarak , kelimeyi zorlayan şiirimden ufak ama anlamlı bir kesit vermiş oluyorum galiba.” der şair… Ahmed Arif öylesine hayrandır ki Cemal Süreya’ya, yüzünü bile görmediği kız kardeşi Ayten ile evlenmek ister. Cemal Süreya’nın duyguları da ondan farklı değil. “Evlen kız, Türkiye’nin en iyi şairi!” der. Ayten önce şaşırır ama sonunda ağabeyinin sözünü dinler. Zafer çarşısında buluşmak üzere sözleşirler; gelin ve damat adayı tanışacak. Bekle bekle Ahmed Arif yok! Cemal Süreya ertesi gün öğrenir ki, temiz bir gömleği olmadığı için gelememiş Ahmed Arif… Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının Seni kucağıma alıyorum Tarifsiz uzuyor bacakların Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzünün yanmasından anlıyorum Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dört nala sevişmek lazım Ölüyorum tanrım Bu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım. Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir… Üstü kalsın… “On yedi dergi, birkaç evlilik, bir meslek, bir banka batırdı.” Cemal Süreya’nın, şair Süreya ve denemeci Süreya’yı yan yana koyup değerlendirme yaparken şair tarafı için kendi kendine sarf ettiği sözlerdir bunlar. Ama arkasına eklemeyi de unutmaz: “Hayatımı başka bir hayatla değiştirmek istemediğime göre demek ki mutsuz değilim.” Not: İncelemenin serzenişten sonraki bölümlerini hazırlarken Feyza Perinçek ve Nusret Duruel’in Can Yayınları’ndan çıkan “Cemal Süreya – Şairin Hayatı Şiire Dahil” adlı eserinden ve bir web sitesinden faydalandım. Cemal Süreyya’yı yedirtmem. Herkese keyifli okumalar.
Üstü Kalsın
Üstü KalsınCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 202112,2bin okunma
··
1.577 görüntüleme
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Sevgili Anıl, öncelikle inceleme için teşekkür ederim, emek vermişsin baya, çoğu şeyi yeni öğrendim. Ancak gene de yazar ve şiirleri hakkında şahsi kanaatim değişemedi:) Müsadenle bir kaç şey de ben yazmak istiyorum. Ben iki defa Cemal Süreya okumaya çalıştım, ikisinde de bırakmak zorunda kaldım zira benim dünyamın yazarı değil. Kübra'nın ifade ettiklerinin çoğunu okurken hissettim ve kendime birkaç cümlesi hariç benzer cümleleri söyledim. Zira herkesin hayata bakışı, değerleri, edebi zevki, hissiyatı, yargıları farklı olabilir elbet. Bu benim düşüncem ki, kadın konusunda Kübra'yla aynı hisleri paylaşıyorum ve o yüzden incelemesini beğendim -kendi fikirlerimle-. Ama bunu 'kurşun sıkmak' , 'yedirmek' ifadeleriyle sunmak bence sınırı zorlamış ki, beğenen okurları rahatsız edebilecek üslüpta ve gereksiz. Farklı cümlelerle de yazarı hakkını vererek inceleyebiliriz sanki? Bu da zaten renk katar, olması gereken de budur değil mi? Sanırım ben yazsaydım farklı cümlelerle, benzer şeyleri yazardım Kübra'yla. Ama Kübra'ın daha önceki incelemelerini okuduysanız, 0nun tarzı bu bence, hissettiklerini dobra dobra ifade ediyor. Yani demek istediğim Cemal Süreya'ya has bir durum değildi bu. Ve son olarak, aynı tepkiyi çoğu başka incelemelerde veremedik. Mesela Khaled Hosseini'ye bel altı küfür dolu inceleme 200 den fazla beğeni alırken kimse rahatsızlığını ifade etmedi.. Canan Tan mesela ... Onun da okurları rahatsız olabilirdi nihayetinde...vs vs Haksızlık olarak değerlendiriyorsak bu eleştiri tarzını, hakkaniyetle bu tepkiyi diğer tüm okurlara belirtmek gerek diye düşünüyorum. Yanlış ifade ettiysem hoşgörün, yazdıklarım tamamen kendi şahsi fikirlerimdir.. saygılar.. sevgiler... hürmetler:)
Anıl okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sueda Hanım değerli yorumun için. Ama şunu neden gözardı ediyorsun anlamış değilim. Kübra'nın dobra kendine has üslubu çatısı altında yazara sallamasında (sallamasında da sorun yok benim nazarımda sıkıntılı olan durumu yorumlarda da dile getirdim hani şu CS'nin karısı, sevgilisi olan kadınların tüm kadınlar olmadığı bu algı ile yazarın değersizleştirilmesi ile devam edip giden yorum) sorun yok ama benim hayal kırıklığımı dile getirmek için sevdiğim arkadaşım diyerek dile getirdiğim kurşunlamak deyişinde sorun var! Bu serzenişi arkadaşlarıma yapmayacaksam kime yapacağım? Neyse bu olay çok fazla vakit almaya bu nedenle de rahatsız olmaya başladım. Sonlansın artık.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ahmet Y okurunun profil resmi
Anıl ellerine sağlık. Bence sitede verdiğin en güzel tepki bu oldu. Onu kurşuna dizenler benim hiçbir şeyim değil, lakin gözlerimle şahit oldum, devamını okumadım, kapattım(kör de olmadım sanırım olsam onlara inanırdım) . Şuramda bir şey hissettim, anlatamayacağım şeyler. Cemal Süreya kadın düşmanı, cemal Süreyya şehvet düşkünü, Cemal Süreya şair değil abaza ilan edildi. Hepsine gözümü yumarım, herkes gördüğünü alır şiirden. Lakin onun aşklarına dil uzatan, gerçekçi bulmayanlara önce aşktan sonra şiirden anlayıp sonra yorum yapmalarını ve kimsenin aşkını veya aşklarını kendi değer yargılarına göre yorumlamamalarını tavsiye ederim. Neyse yazdıkların iyi bir cevap olmuş, umarım tamemen duygusal değil de biraz da rasyonel, biraz edebi, biraz da sevgiyle bakmayı öğrenirler. Eline sağlık...
Anıl okurunun profil resmi
Ben o ana değin CS okumamıştım ama bir terslik vardı. Kadın ve CS yanyana getirilmiş ardından ülkenin kadın problemi CS'nin kitabı üzerinden kusulmaya başlanmıştı. Yorum yapıp yazarı yerenlerin çoğu kitabı dahi okumamış okurlar olması da ayrı bir ironiydi. Ek katkın için ben teşekkür ederim Ahmet.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ömer Gezen okurunun profil resmi
O incelemeden sonra ben de tekrardan Cemal Süreya için inceleme yapmayı düşünmüştüm. Çünkü Uvercinka için en üstte o incelemenin çıkması bence çok kötü. Yine de benim yerime siz yapmışsınız teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ettiniz ellerinize saglik :)
Anıl okurunun profil resmi
Rica ederim sizde yazın lütfen.
8 sonraki yanıtı göster
Beyza okurunun profil resmi
Anıl hocam Kübra ablanın incelemesini beğenip paylaşarak yazarı kurşuna dizdiğimiz algısı rahatsız etti. O inceleme kadının, sadece fiziksel özellikleri ile sevginin ya da aşkın tanımlanmasına dair farkındalık içeren net bir haykırıştı bana göre .Şiir okumalarını takip ettiğim okurların, derinliğe bakıp içsel hakikatime paralellik gösteren eserlere dair görüşleri de etkiler beni, kendi süzgecimden de geçirip ona göre seçiciliğimi belirlerim. Şiir de duygusal yoğunluk açısından insanı etkileyen, bilinçaltımızda izler bırakıp hayatımızı şekillendirme yolunda önemli bir tür diye düşünüyorum (yeterince şiir okumaları yapmadım, bilgi sahibi değilim okuduklarımdan ve düşüncelerime yön verişleri açısından söylüyorum.) bu yüzden de şairlerin bizde bıraktığı etkileri, saygı çerçevesinde eleştirip dile getirmemizde bir sakınca görmüyorum, yazarı değersizleştirme ya da yedirtmek gibi bir durum değil bana göre. Yazarı tanımak isteyenler, anlamak isteyenler kendi akıl ve kalp süzgecinden geçirerek okumalar yapacaktır, mesela ben Cemal Süreya'nın sadece On Üç Günün Mektupları eserini okudum ve günlük, samimi dille anlatımı beni etkiledi incelememde geç tanımanın hüznü var içimde dedim, diğer kitaplarını okumak istersem ya da okursam düşüncelerimin ne yönde ilerleyeceğini bilmiyorum okuyup araştırır isem fikirlerimi rahatlıkla ifade edebilirim. Siz de emek vermişsiniz, yazara dair bilgilendirmeler yapmışsınız teşekkür ederim Anıl hocam. Düşüncelerimizi saygı çerçevesinde ifade edebileceğimiz , amacımızın anlayarak , yıkmadan, birbirimizi üzmeden, yeri geldikçe eleştirerek kendimizi geliştireceğimiz zamanlar olmasını diliyorum. Kişisel görüşüm ile ifade ettim. Sevgiler ve saygılar ^_^
Rahime okurunun profil resmi
Ben, daha önce söylediğim gibi ikinize de hak veriyorum. Kübra Hanım'ın, kadının cinsel bir meta olarak, bir şair tarafından yansıtılmasına isyanı vardı. Bir de Cemal Süreya, insanlar tarafından çok sevilen ve tanınan bir şair olduğundan, bu sevgiyi hak etmediğini düşünüyor olabilir. Buna kimse bir şey diyemez. Kim ne derse desin, bir sanatın veya sanatçının, değerlendirilmesin de kişi önce kendi değer yargılarını kıstas alır. Ve böyle yaptığı için de kimse onu suçlayamaz bana göre. Ha eğer ki, bu değerlendirmeyi yapan edebiyat alanın da bir otoriteyse, elbette kendi değerlerinden uzak şekilde, objektif bir yorum yapmalıdır. Ama bizler, kendi halinde okurlarız ve okuduğumuz şeylerin, bizde bıraktığı intibayı dile getirmek en doğal hakkımız diye düşünüyorum. O inceleme biraz sert bir üslupla yazılmıştı tek kusuru bu olabilir bana göre yoksa, Hanımefendinin, rahatsız olduğu şeyleri dile getirmesi bence çok normal bir şey. Sana da hak veriyorum. Sevdiğin bir şairi yedirmek istemeyişini de destekliyorum. Ayrıca okurların, böyle birbirlerine diss atmaları da güzel bence. Zenginlik katıyor siteye. :)
Anıl okurunun profil resmi
Rahime yorumun için teşekkür ederim. O günde söyledim esasen. Eğer Kadın hususuna dikkat çekilecekse, çok farklı bir başlık yahut tema baz alınmalıydı. Söylediklerinde haklı ama değersizleştirme amacı gütmesi bakımından haksızdı. Ülkenin kadına bakışını yazara mal etmek ve değersizleştirmek haksız bir tutumdu. Kaldı ki böyle bir inceleme hiç yazarı okumamış ama illa söyleyecek bir şeyleri olanları da tetikledi. Vurdular, kırdılar hatta ibne diyenleri, sövenleri de oldu. Hayır hayır ben karşı tarafı haklı görmüyorum.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.