Aykut kardeşim, üstadım bu kitabı bana imzalı olarak gönderdi, sağ olsun. Bu kitap doğum günümde (17 Nisan) elime ulaştı. Kitabı açar açmaz okumaya başladım ve kapağını kitap bitene kadar kapamadım, bir çırpıda bitirdim. İncelemeyi çok geç yazdığım için yazar beni affetsin. Gerçekten çok önemli işlerim vardı ve bu sebeple 1k’dan uzun bir süre uzak kalmam gerekti. Bu gecikme için Aykut Bey’den özür diliyorum.
Gelelim kitaba. Kitabın konusu nedense bana bu kitabın gerçek bir hayat öyküsünden alınmış olduğunu hissettirdi.
Kitap akıcı ve anlaşılır. Zaten anlatımı anlaşılırmış ki akıcılığı meydana gelmiş.
Kitabı gerçekten çok beğendim. “İlk kitabı olmasına rağmen veya amatör yazar olmasına rağmen....” diye başlayan cümleler Aykut Bey için çok saygısızca bir yorum olur. Bu sebeple bu ibarelerden uzak kalarak, yani onu gerçek bir yazar olarak değerlendireceğim!
Kitabın basımı kötü. Sayfalar çabuk dağılıyor. Ancak çok okunaklı bir basım ama kapak veya sayfanın dağılması okuyunca aklınıza gelmiyor. Çünkü rahatsız edici bir durum değildi bu.
Zaten yazar bu kitabı bazı imkansızlıklara rağmen çıkardığını belirtmişti. Oysa ki ben ona sekiz ay önce kendisine yardım edebileceğimi iletmiştim. O ise onurlu bir duruş sergileyerek bunu kibarca reddetmişti.
Öyküsüne gelince tasvirlere az yer vermiş. Bir roman için az. Öykü olmuş olsaydı; tam yerinde tasvirlerdi belki de.
Bu bahsettiğim iki unsur (basım be tasvir eksikliği) dışında kusur yok bence. Ben bu kitabı beğendim. Okuyunca keyif aldım.
Belki abartıyorum sanacaksınız ama; Sevgili Yazar gelecekte edebiyat dünyasında çok iyi bir yeri işgal edecek. “İşgal edecek” diyorum zira imkansızlıklarla çıkardığı bu kitaptan da anlıyorum ki; Aykut Bey bir yerelere getirilen biri olmayacak, tüm imkansızlıklara ve engellere rağmen tırnaklarıyla edebiyat dünyasında bir yerlere oturacak. Hem de çok güzel yerlere.
Aykut Bey, açık olan edebiyat yolunda Allah her daim yanınızda olsun. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Saygılar...