Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ders Verme Sırası
Hayatımın en mutsuz anıymış, bilmiyordum. Bilseydim bu mutsuzluğa bir şekilde engel olabilir, hatta onların şu an yaşıyor olmaları için kendi mutluluğumdan tamamıyla vazgeçebilirdim. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda geçirdiğim 16. yıldı. 2 yıl sonra 18’ime basacaktım ve hemen hemen bütün çocukluğumu geçirdiğim bu yere veda etmek zorunda kalacaktım. Devlet 18’ine kadar bakıyordu. 18 yaşından sonra ise artık kendi ayaklarının üzerinde durman gerekiyordu. Nereye gidecektim ve ne yapacaktım hiçbir fikrim yoktu. Bu şehirde hiç kimseyi tanımıyordum. Yanına gidebileceğim ve yardım isteyebileceğim hiç kimse yoktu. Tek tanıdıklarım burada beraber büyüdüğüm yetimler, öksüzler ve benim gibi terk edilmişlerdi. Onların da benden bir farkı yoktu zaten… Gerçek annemi ve babamı ise hiç tanımadım. Doğduğumda beni bir köpek yavrusu gibi cami avlusuna bırakıp kaçmışlar. Onlara dair bildiğim tek şey bu. Hayatım boyunca onlardan ve cami avlularından nefret edeceğim. 16. yaşımın kutlandığı günden yaklaşık 2 ay sonra ise bir ailenin beni evlat edinmek istediğini öğrendim. Şaşırdım. Neden daha küçük bir kız çocuğunu evlat edinmeyip de benim gibi 16 yaşındaki çirkin bir kız çocuğunu evlat edinmek istediklerini anlayamadım. Genellikle evlat edinmek isteyen ailelerin önem verdiği konu evlatlığın yaşı olurdu. 1 veya 2 yaşındaki bebekler çok daha rahat aile sahibi olurken bizim gibi büyümüş ve çoktan KAYBETMİŞ çocukları evlat edinmek isteyen pek çıkmazdı. İlk başlarda istemedim. Kurum’dan memnun olmasam da rahatım yerinde sayılırdı. Bir başkasının evinde sığıntı gibi yaşamak istemiyordum. Zaten hayatım boyunca sığıntı olarak yaşamıştım. Bir başka zorluğa karşı mümkün değil dayanamazdım. Vücudum ve psikolojim çok zayıftı. Hele tacizle karşılaşırsam kesinlikle intihar ederdim. Fakat öyle olmadı. Onların sevgisi beni iyileştirdi. Vücudum ve psikolojim güçlendi. Günden güne o çirkin kız güzelleşti ve kendine güvenen bir birey haline geldi. Hatta PİYANO çalmayı da öğrendim ve 19 yaşında birçok ödüle layık görüldüm. Yine de hiçbir zaman onlara “anne-baba” diyemedim. Hiçbir zaman onlar da ısrarcı olmadılar; ama onlar benim gerçek annem babamdı. Zaten gerçek anne-babalar ısrarcı olmazdı. Her şey benim için güzel giderken 20 yaşımda onları feci bir trafik kazasında kaybettim. O gün hayatımın en mutsuz anıydı. Günlerce ağladım. Bir kez daha hayatta tek başına kalmanın üzüntüsü beni perişan etti. Bu kadar büyük bir acıya dayanamam diye düşündüm; ama dayandım. İnsan dayanamayacağım zannettiği şeylere bir süre sonra zavallı bir şekilde alışarak dayanıyordu... Ailem çok zengindi, dolayısıyla bütün mal varlıkları bana kaldı. Hiçbirini istemiyordum; ama devlet bu sefer de almam için ısrar ediyordu… 26 yaşında ise evlendim. Şimdilerde çok mutlu bir evliliğim var. Beni anlayan ve geçmişimi fazla kurcalamayan anlayışlı bir eşe sahibim. Yani biz her şeye sahibiz. Ama ne yaptıysak bir çocuğumuz olmadı. Gitmedik doktor kalmadı. Bütün tedavileri denedik; ama 9 senedir başarılı olamadık. Aslında aklıma bir çözüm geliyordu: Tıpkı benim gibi bir çocuğu evlat edinmek. Fakat bunu eşime bir türlü söyleyemiyordum. Nasıl bir tepki verir bilemiyordum. Ters bir şey söylerse mutlu olan evliliğimi de bitirmek zorunda kalabilirdim. Böyle düşündüğüm günlerden birinde, eşim eve geldi ve beni büyük bir dertten kurtardı. Çocuk Esirgeme Kurumu’na başvurmamızı teklif etti. Gözyaşları içerisinde kabul ettim ve onu doyasıya öptüm. Benim söyleyemediğimi o söylemişti… Bunun için ona sonsuza dek minnettar kalacağım. Kurum’a gittiğimizde annem ve babamın beni evliliklerinin tam 16. yılında evlat edindiklerini fark ettim. İşte şimdi anlıyordum neden 16 yaşında bir çocuğu tercih ettiklerini… Ben de 9 yaşında bir kız çocuğunu evlat edinmek istediğimi söyledim ve böylece Sude ile tanışmış olduk. Sude çok tatlı bir kız. Aynı zamanda çok da akıllı ve güzel. Şu ana kadar bize anne ve baba demedi. Biz de hiçbir zaman ona bu konuda ısrarcı olmadık. Ne zaman isterse o zaman söyler. O bizim kızımız ve biz onun anne ve babasıyız. Sonuçta bu hiçbir zaman değişmeyecek. Şimdi ise, beni Kurum’dan çıkardığınız ilk gün gittiğimiz o RIHTIM’da ailece ÇAY içiyoruz. Tıpkı o günkü gibi… Ona sizi anlatıyorum. Sizi hiç görmedi; ama anneannesi ve dedesini fotoğraflardan tanıyor yavaş yavaş. Bir gün ziyaretinize de getireceğim, hiç merak etmeyin. Sadece biraz daha büyümesini bekliyorum. Henüz ölümü anlayacak kadar büyük değil. Ve şunu bilmenizi istiyorum ki, bir kişinin hayatını kurtarmak bütün bir dünyaya verilen koca bir derstir. Siz dersinizi verdiniz, şimdi ise ders verme sırası bende.
··
217 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Aa, Semih yeni bir hikaye yazmış diye okumaya başladım. Sonra büyük harfle yazılan kelimeye gelince etkinlik hikayesi olduğu dank etti:) Sonra kız çocuğu kısmına gelince yine bir şaşırdım. Kadın hikayeciler kahramanlarının cinsiyetini fazla seçmiyorlar ama erkekler -empati kuramadıklarından olsa gerek- genellikle hep erkek kahraman kullanıyorlar. Eline sağlık, güzel ve derli toplu bir hikaye. Etkinlik şartlarını da karşılıyor had safhada. Fazla aksiyon yok ama sıcak. Güzel bir katkı oldu, teşekkürler:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Aynen o sebepten ötürü kadın kahraman seçtim. Gerçi kadın kahramanı seçerken biraz duygulara da yönelmeyi düşünmüştüm; ama çok fazla yönelemedim. Beğenmene sevindim Erhan abi. Ben teşekkür ederim :)
2 sonraki yanıtı göster
Suzan Koçaklı okurunun profil resmi
“Ve şunu bilmenizi istiyorum ki ,bir kişinin hayatını kurtarmak bütün bir dünyaya verilen koca bir derstir.” Kelimeler ne kadar mucizevi şeyler değil mi Semih Bey ,bir söz ,bir hikaye ancak bu kadar güzel bitirilebilirdi . Sözcüklerinize sağlık..
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok güçlüler Suzan Hanım. Kullanmasını bilene büyük ve mükemmel bir silah... Çok teşekkür ederim.
İclâl okurunun profil resmi
Okurken içim sıcacık oldu. Narin ve kırılgan bir şeyler hissettim bir tebessümle birlikte. Ders alınacak bir hayat... Çok güzel olmuş. Elinize sağlık :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Narin ve kırılgan bir şeyler... İşte istediğim buydu. Çok fazla duygusallığa da kaçmadan gerçekçi bir öykü yaratmak... Teşekkür ederim :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Şu an biraz şok yaşadım. Ben de hikaye yazmıştım ve yarın paylaşmayı düşünüyordum kararsızım çünkü emin olamadığım için ve hikayenin birkaç yeri benziyor iyice kararsız kaldım şimdi. Yalnız hikâyeniz çok anlamlı ve mesaj verici olmuş elinize sağlık:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
:)) Önce ben paylaştım :) Şaka bir yana, mutlaka paylaşın değiştirmeden. Konular benziyorsa birleştiririz. Benim için hiç sorun değil... Teşekkür ederim.
5 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Semih eline sağlık, su gibi aktı... Anneanne-dede - kız - torun ilişkisi hikayenin can alıcı yeri bence... Kan bağı olmayan ama can bağı olan bir aile kurmuşsun... Çok sıcak ve duygusal olmuş...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kan bağı olmayan ama can bağı olan bir aile... Kesinlikle hedeflerimden biri de buydu. Fark etmen hoşuma gitti Necip abi. Teşekkür ederim...
Ayça okurunun profil resmi
Ufak bir tebessümle okudum hikayenizi.’’Kaybetmek’’ kelimesine umudu da getirmişsiniz.:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Beğenmenize sevindim. Teşekkürler :)
Ehl-iKıraat okurunun profil resmi
Okumayı sevme sebeplerinden biri olmuşsunuz.Ellerinize sağlık.
Bu yorum görüntülenemiyor
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.