Gönderi

Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor Albayım; Böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu Albayım? 'Yok.' 'Peki Albayım.' ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat Albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: “Nasıl?” Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum Sayın Albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum Albayım.“ . "Kelimeler, Albayım. Bazı anlamlara gelmiyor” Şu dünyadan bir gideyim, bir daha gelirsem ne olayım. Bir daha gelirsem ne olurum bilmiyorum artık. Şimdi de ne olduğumun pek bilincinde olduğum söylenemez. Kimi zaman deniz olup, büyük yük gemilerinin ağırlığıyla yaşamaya çalışıyorum. Kimi zaman büyük büyük fırtınalar olup o gemileri batırıyorum. Bazen gemi olup deryalara bırakıyorum kendimi. Kimi zamansa geminin kaptanı olup karaya hasret kalıyorum. Kırmızı oldum çoğu zaman. Kan oluyorum, Annemin gözünden damlıyorum. Şarap oluyorum, içime içime akıyorum. Ateş oluyorum, yakıp kavuruyorum. Kızıl bir bulut gibi çöktüm bu dünyaya. ••Oğuz Atay
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.