Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

119 syf.
·
Puan vermedi
Öyle bir kitap yazacağım ki okuyanlar, ne düşündün be Bernhard, içine ata ata ne hale düştün, tuta tuta çatlayacaksın be adam. Çekinme hadi hadi yaz da kurtul şundan; kafanda kura kura kurudun be adam, diyecekler, demiştir diye düşündüm. Zeyneb, Bernhard bu Bernhard! Yavaş ol, bu nasıl giriş, bu nasıl bir ciddiyetsizlik diyeceksiniz, diye düşündüm. Efendim 117 sayfalık ağır bir zihin dökümünün altından çıktım. Depresif hislerinin son demine vardığında evine davet ettiği tüm konuklarına, çıldırırcasına bozuk akortlu piyano çalarak öcünü alan bir karakterin etkisi altında yazıyorum bu incelemeyi, mazur görün. Karakterlerin dünyayı fazla ciddiye alan tavrından sıyrılmam gerekiyordu. Haliyle içimdeki Oğuz Atay devreye girdi ve ''Ben, en acıklı anlarda bile güldürücü sözler bulabilen bir insanım. Kendime acımam yoktur.'' dedi. Ben de başladım yazmaya. Hani bazen böyle zamanı ve mekanı geride bırakıp olduğunuz yerde dalıp gittiğiniz anlar olur. Geçmişte yüreğinize ne yer etmişse çözümleyemediğiniz, zihninizin kapılarını aralarsınız. O vakit zihniniz, zamanında başrolünü oynadığınız o geçmiş zaman filmini arşivinizin tozlu raflarından alarak tekrar vizyona koyar; tek fark vardır bu sefer, artık koca bir sinema salonunda tek başınızasınızdır. Belki yaşarken bol gişe yapmıştır yaşadıklarınız. Kalabalığın gürültüsünden, kesilmek bilmeyen alkışlardan kalbinizin sesini duyamamışsınızdır. Bu gürültü bazen günler, bazen yıllarca sürer. Ne kadar kısa sürerse o kadar şanslısınızdır. Çünkü kalbin de kalbi vardır, ona zaman ayırmanız, onu dinlemeniz, filminizi bir de ona izletmeniz, onunla söyleşmeniz gerekir. Diyor ya Zarifoğlu; “Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları Konuşurlar İsterler Susarlar Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi Ev meslek iş para geçim diyerek Düşünün şimdi bir de Şehirlerde kasaba ve köylerde Başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi Olduğunuzu” Bu filmi izlemeye başladığınızda artık kalp söyleşiniz başlar. Zihniniz aklınıza takılan ne varsa pencerelerini açar size. Zamandan ve mekandan sıyrıldığınız o anlarda her şeyi çözümlersiniz kendi içinizde. Zihnin durulması için bazen zaman bazen de zamandan kaçmak gerekir. Kalbinizi en iyi tanıyan sizsiniz, yolunuzu seçtiğinizde gerçek hislerinizin kapısı açılır. Ekran karşınızdadır. Yıllarca karşınızca apaçık dursa da bakmadığınız, baksanız da görmek istemediğiniz, ötelediğiniz, içten içe küçümsediğiniz, kendinize öyle hissetmeyi yakıştıramadığınız ne varsa bir bir yüzleşme vaktidir artık. İşte bu toplam 117 sayfalık eser anlatıcının –Bernhard olduğunu düşünürsek eğer, yaşadığı belki birkaç saatlik bir zihin dökülmesiyle seyreden 50 yıllık bir ömrün, 30 yıllık bir arkadaşlığın bir iç muhasebesidir. Elle tutulur bir olay, mekan ve zaman yoktur. Artık onun zihni bu kavramlardan sıyrılmıştır. Bu durumu sevdim mi, buna henüz karar veremedim ama, bundan sonra asla Bernhard okumam, gibi bir yargıya da sokmadı kitap beni. Net olarak söyleyebileceğim ve beni kitapla ilgili en çok sevindiren husus yazarın beklentimi karşılamasıydı. Şöyle ki, bazı yazarlar vardır; kimi okurlar, eleştirmenler yere göğe koyamaz. O derler, bu derler, şu derler. Fakat siz onların yazarda gördüğü hiçbir şeyi göremezsiniz. Belki zamanı değildir, (buradaki faktörleri yaşantınıza göre doldurunuz) Bu durum okuru, bir daha ben bu yazarı okumam, düşüncesine itebilir ve tuhaf bir şekilde yazar ve okurun arasına görünmez bir duvar örülür. İlk kez okuduğum –özellikle edebiyat dünyasında üslubuyla hatırı sayılır yer edinmiş yazarlarda genellikle ben bu çekince içinde oluyorum. (İlkokul 8. Sınıf öğrencisinin ilk kez eline Suç ve Ceza’yı aldığı anki tedirginliği bilirsiniz, hah tam işte onun gibi. Tek fark, kitabımız hacimce küçük anlatım olarak yoğun:)) Ama okuduktan sonra yazarla ilgili yaptığım araştırmalarda yazarın üslubuyla ilgili kafama takılan tüm soru işaretlerinin tam doğru yere isabet alması benim için sevindiriciydi. Peki neydi anlamlandıramadığım, bana farklı/ilginç gelen bu hususlar; 1. Kitapta paragraf, bölüm adına bir ayrım yok. Düşünce yığılımı gibi bir dizilim var sanki. -sebebi yazarın düşüncelerini bir bütün olarak görmesi ve bunları ayırmanın yanlış olmasıymış 2. Tüm kitabın uzunca bir “….dedi diye düşündüm,…diye düşündüm” cümlelerinden oluşması. 3. Yazarın düşüncelerinin sürekli birbirini tekrarlaması yada birbiriyle aynı kapıya çıkan benzer cümleler kurması. Bir nevi lafı uzatması. (Wertheimer'i intihara iten sebepler konusunda özellikle) -başta itici bulduğum ancak sonradan yazarın tarzını araştırınca gayet anlamlı ve yerinde bulduğum durum. Bir şeye odaklanıp düşündüğümüzde düşüncelerimiz dönüp dolaşıp aynı noktaya, aynı cümlelere çıkmaz mı? 4. Avusturyalı olmasına rağmen ülkesinden, ülkesinin insanlarından nefretle bahsetmesi, acımasızca eleştirmesi ve sürekli oradan uzaklaşmak istemesi -yazarı biraz araştırıp, çocukluğu ve ilk yetişkinlik yıllarında içinde yaşadığı derin bunalımı düşündüğümüzde bu sorunun cevabını buluyoruz, tamam diyoruz, kısmen hak veriyoruz yazara. Ama yazar ölümünden önce notere gidip tüm kitaplarının basımının Avusturya’da basılmasının durdurulmasını istemiş. O kadar nefret dolu. Bu Avusturya’yla olan içsel kavgası beni epey etkiledi doğrusu. 5. Yazarın hayata bakışı ve arkadaşlık anlayışı - yazar kitapta kendiyle birlikte toplamda üç kişinin yaşamından bölümler sunuyor bize. Üç yakın arkadaş olduklarını iddia ediyor ama üniversite eğitimleri bitince aradaki bu bağ kopuyor, yeri geliyor birbirlerinin mektuplarına bile cevap vermiyorlar. Üçü de tabiri caizse kafalarını taktıkları çizgide ilerliyorlar. Kitap 50 küsur yıllık yaşamın ardından iki ölümle bitti. Ne bir evlilik ne bir duygusallık barındıran gönül ilişkisi. Tamamen duygulardan arınmış, meslek teması etrafında şekillenmiş hırs ve kıskançlıkla çevrili bir ömür. Peki bunca uğraştan, kendini bitirmeden, kendini ezmekten geriye ne kaldı? Değdi mi gerçekten? Onlara göre evet, ama bana göre koca bir hayır. Burada Bernhard’ın bir nihilist olduğunu belirtmek gerek. Kitabı bitirdiğimde bende bıraktığı sorular ise şunlar idi; Dünyaya niçin geldiğinin farkında mısın? Mücadele ettiğin şeyler sadece bir ego tatmini mi yoksa seni iyi bir insan olmaya taşıyan şeyler mi? Şu hayatta bitmemek için, bitik adam ya da bitik kadınlar olmamak için neye ihtiyacımız var? Sevgi, sevgi, sevgi. Sevginin rehberliğinde de ilgi ve takdir edebilme duygusu. Sevmezsek ve sevildiğimizi hissetmezsek, bitiyoruz. Sevgili Wertheimer, aklımda iz bırakan kitap karakterlerinden biri olarak kalacaksın.
Bitik Adam
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,444 okunma
··
577 görüntüleme
Semih Doğan okurunun profil resmi
Elinize sağlık Zeynep Hanım. Yazınızın başındaki paragraf beni bir hayli gülümsetti. Yoğun bir Bernhard etkisine maruz kaldıktan sonra beynin rahatlaması gibi geldi bana :) Belirli bir süre sonra Bernhard'ın zihninde tekrar dolaşmak isteyebileceğinizi çıkardım yazınızdan. Bakalım devamı gelecek mi? :)
zeyneb okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Semih Bey. Evet gerçekten biraz kafa rahatlatmaya ihtiyacım vardı yazabilmek için ve kafam rahatladıkça özellikle yazarı tanıyıp kitapta anlattıklarını bütünleştirince, Bernhard gözümde daha sağlam bir yere oturdu. Hakikaten sağlam bir üslubu var ve bu devamını getirmem için güçlü bir sebep. 1k da dönen berjer muhabbettinden sonra Odun Kesmek'i epey merak ettim. Orhan Pamuk da Wittgenstein'ın Yeğeni'yle başlamamızı öneriyormuş Bernhard'a. Bakalım, bunlar önceliklerim. Bir sonraki siparişe artık devamını umuyorum ben de. :)
Melike okurunun profil resmi
Sen neymişsin bee Bernhard diye düşündüm. :) Zeynep bu işi burada bırakmaz gibime geliyor :D Doyurucu inceleme dostum, kalemine sağlık beklediğime değdi. Özlemişim senden bir şeyler okumayı. Arayı uzatma çok ;)
zeyneb okurunun profil resmi
özlemişim yahu yazmayı. Böyle içimde bi mutluluk. Bir hafifledim. Buna ihtiyacim vardi gerçekten. :)) Cok teşekkürler dostum, begenmene sevindim. Bundan sonra rahat oluruz insallah. Bu kadar ara vermeyecegim artik. Yani insallah:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.