zeyneb

zeyneb
@duseyazan
okuduğum her kitapta resmen şahayane bir dünyaya ışınlanıyorum.
Sabitlenmiş gönderi
Kur'ân-ı Kerîm'i okudukça o senin gören gözün, duyan kulağın olur, unutma. Unutmam, diyor Süleyman. Dağa taşa bakarsın, şu gördüğün çiçeklere, sokaktan geçen adamlara, her şeye, her şeye. Bu çiçek neler söylüyor, bu adam nereye gidiyor, bu taşı buraya niçin koymuşlar, hep anlarsın. Gece ile gündüz, uyku ile uyanıklık, hayatla ölüm birleşir. Dünyada niçin varsın, anlarsın. Okudukça açılırsın. Açılırsın ne demek? Ayakbağı olan şeylerden kurtulursun bir bir. Gittikçe hafiflersin. Hafiflersin ne demek? Biri sana ağır bir söz söyler, biri sana ağır bir yük yükler, biri seni över de göklere çıkarır, biri sana mani olmak ister, biri seni çekip götürmeye çalışır, biri önüne engeller yığar, bir başkası para yığar, biri der ki aç kalırsın, biri der ki yapamazsın, biri der ki olmaz, imkânsız. ........... Bütün bunlar aşarsın, anlıyor musun?
Sayfa 41
Reklam
zeyneb
Bir kitabı okumaya başladı
Çocuğunuza Sınır Koyma
Çocuğunuza Sınır KoymaRobert J. Mackenzie
8.1/10 · 1.075 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
Evlenmeden Önce
Evlenmeden ÖnceDoğan Cüceloğlu
8.9/10 · 8,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Istememek istenmemek gibi değilmiş, isteyip her zamanki gibi istediğini gizleyip, her zamanki gibi istediğini elde edememek gibi hic değilmiş. Güzelmiş, güzel.
Sayfa 37 - İletişim yayınları
Bazı şeyler düşünerek değil, üzülerek öğreniliyor.
Sayfa 37
Reklam
Hastalıkların, marazların hep kalpte olduğunu söylüyorlar ve kalbi temizlemekten bahsediyorlar. Ben de kalbimi yokluyorum sık sık; hep ağrılı, vesveseli, gidip gelen buluyorum. "Huzursuz, hüsran duyan kalp," diyorlar; "Benim, buradayım," diyemiyorum. "Allah korusun!" diyorlar. Kendimi nereye saklayacağımı şaşırıyorum. Kalbin saklı olduğu yer iyi ki böyle derinde. Acaba beni görüyorlar mı? Acaba bu insanların hiç kalpleriyle işleri oldu mu, kalbin her an soyulmuş hissinde olması nasıl biliyorlar mı, herkesin kalbi bu kadar oynak mı, bu kadar hevesli ve bu kadar dar ve alıngan mı, bu kadar kendini bilmez mi, kalp şımarmak mı istiyor yoksa yatışmak mı, bunu nasıl öğrenebilirim? Ben yatışmak istiyorum. Kendimi bildim bileli galiba şımarabilmek istedim, bu bana verilsin istedim. Öyle derin bir açlık ki mide kazınması gibi kalbimi kazıdı durdu. Başka bir şeye bakıp geri çekilemedim. Otuz sene kasap vitrini seyretmiş, lokma yiyememiş kedi gibi, otuz sene dünyayı seyrettim lokma yiyemeden, artık canım da bir şey istemiyor.
Sayfa 36
Bildiğim bir şey var, bir şey nasıl bozulmuşsa tersi ile düzeliyor. Ben kendimi dinleye dinleye böyle oldum. Kendimde bu kadar dinleyecek ne vardı, şeytanın talimatı ile mi böyle hafız kesilip gece gündüz kulağıma üfledim, sonra duyduklarımla, belki uydurduklarımla sağır, dilsiz ve taş kesildim, bilmiyorum. Dedim ya burası nasıl gelindiği belli, ama dönüş yolu artık bana hem her tür aşinalıktan uzak, hem tarifsizce yorgun ve kırgınım, hem bilmediğim, ifşası yasak bir hastalığı senelerdir çekmeye o kadar alışmışım ki yaşamak aslen nerelidir, nasıldır, kimlerle geçinir bilmiyorum. Herhalde ona aldırmayanlarla ya da, neyse.
Sayfa 31 - Iletişim yayınları
Dişimin ağrıdığını hissettiğim gibi geri planda kalmanın da karnıma verdiği ağrıya çok aşinayım. Daha duygulanımdan evvel karnımda o bildik ağrıyı sezince "Yine kimi kıskanmak üzereyim," diyorum ve şöyle bir bakınca müstakbel eşekten bozmayı görüyorum; karnımın ağrısı belirginleşmiş oluyor. Göğüs kafesimde bir daralma ve kaburgalarımın kalbime batmaya başladığını hisseder etmez başımı çeviriyorum ve bir "azını çok gösteren, azıyla hem kendi doyan hem aptal doyuran" görüyorum. Ağrım kramp halini alıyor.
Sayfa 31 - Iletişim yayınları
gerçeğin eşiği yalanın altına inmiş.
Sayfa 30 - Iletişim yayınları
Insan gençliğinde değişikliğinden hoşlanıp, bunu zorla şerle, olmayanla derinlestirip kabartmaya, mayalandırmaya çalışıyor. Yaş ilerleyip de değişiklik gerçekten yaşanan bir hal olmaya başlayınca ve kimsenin de aslında değişiğin peşinde olmadığını anlayınca kendini ne yapacağını, nereye sığdırıp, kime ne kadarını göstereceğini bilemez oluyor.
Sayfa 28
Reklam
Hicbir zaman, hiçbir an kendimi unutup, nasıl göründüğümü yok sayamadığımı, geri çekilip çekilip kendime bakmaktan, gördüğümü beğenmeyip ona hayalimdeki şekli vermeye çalışmaktan önümdekini hep ıskaladığımı görüyorum şimdi. "Peki şimdini görüyor musun?" diye sormayın, onun da var en az bir on beş senesi. Insanın ömrü herhalde bu yüzden uzun, bir halt ettiğinden değil, ne halt olduğunu on-on beş senede bir anlamasından.
Sayfa 24
Tuhafı şu ki ben galiba hayatımda hiç gerçekten açık sözlü bir insanla karşılaşmadım. Bütün bu insanlar bana hemen hiçbir şey söylemiyorlardı. Kendimle kalan ben de ya tepiniyor, ya acı çekiyor, ya büyüklük duyguları ile kabarıyor ya hep olduğu gibi hayalleri asıl yerine koyarak dayanıyordum.
Sayfa 18 - Iletişim yayınları
Kendimle ilgili şimdi tuhafıma giden, yeteneğimle ilgili hicbir parıltı yaşamadığım, çok çalışıp ciddi bir şeyler öğrenmediğim halde bütün bu insanların içinde yalnızca kendimi müzisyen, gitarist, affedersiniz allame zannediyordum. Şimdi düşününce bu nedendi diye, herhalde kendimi elimle, parmağımla, aklımla değil hayalimdeki ve kendimce oluşturduğum bir olması gerekenle örtüştürdüğüm içindi içindi diyebiliyorum. Hayalimdeki aklımda olduğuna göre bendeydi, demek ki ben "O" idim.
Sayfa 16 - Iletişim yayınları
zeyneb
Bir kitabı okumaya başladı
Zamanın Farkında
Zamanın FarkındaŞule Gürbüz
8.1/10 · 1.002 okunma
90 syf.
·
Puan vermedi
Hüzün ve Tesadüf
Hüzün ve TesadüfMustafa Kutlu
7.2/10 · 3.884 okunma
4.284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.