Zamanımızı yönetmek,
daha fazlasını yapmak, daha fazlası olmak ve modern
teknolojinin yarattığı harikalar sayesinde daha yüksek
verimliliğe ulaşmak için onca çabaya rağmen, neden
kendimizi gitgide “incir çekirdeğini doldurmayacak
şeyler”le uğraşarak sağlığı, aileyi, kişisel bütünlüğü ve
işimiz açısından çok önemli olan birçok konuyu ikinci
plana alırken buluyoruz? Sorun, hayatın destekleyici
motoru olan işimiz değildir. Karmaşıklık ya da
değişim de değildir. Sorun, çağdaş kültürümüzün
“daha erken git, daha geç saatlere kadar kal, daha
verimli ol, şimdilik özveriyle yaşa,” demesidir – oysa
gerçekte, zihinsel denge ve huzur bu şekilde
yaratılmaz; kendi yüksek öncelikleri hakkında açık bir
fikir sahibi olan ve onlara odaklanıp onlarla
bütünleşen kişilerde ortaya çıkar.