DESTANLARDA YAŞAMAK
Yalnızdım bir ulu çınar altında,
Gözlerimi kısıp geçmişi anladım:
Yaradan “doğ büyü!” diye buyurdu;
Doğdum büyüdüm bir dağda; Altay’da.
Uydum umuduma koca bir ordu;
Bendim Şu, en önde giden al tayda.
Ok sadakta, kılıç kalır mı kında?
Alper Tunga ile ölüp yuğladım.
Hakkın rahmeti var; yerde kalmaz kan,
O kadan can bulup oldum Oğuz Han,
Kamçım gök-kuşağı, atım atan tan;
Otağlaştı üstümdeki gökyüzü,
Bir sonsuz kilimdi bastığım her yan...
Değdi bayrağıma düşmanın gözü;
O baskında son Kök-Türk’üm sağ kalan
Biz bozkurdun yuvasında onandım.
Yankılarla .ağırırken dağ dağı,
Dört batında yavruladı çağ çağı...
Dorukları donatan gök bayrağı
Görür görmez ürktü yağı yeniden;
Soframdaki altın kımız tasına
Yılan gibi kustu ağı yeniden...
Sığınırcasına tün ortasına
Ergenekon dene sine saklandım.
Sonra bir demirden dağı deldim de,
Yollar aşıp öz yurduma geldim de,
Eski kılıcımı pastan sildim de
Bir örs üzre yeniledim gücümü...
Gene bendim o bayrağa boy veren,
Yedi düşmanımdan aldım öcümü...
Dokuz-oğuz, On Uygur'a soy veren
Bir türeyiş türküsüyle çoklandım.
Birden karşıma bir Çin'li kız çıktı
Ve bakır çalığı gözlerle baktı...
Zümrüt kakmalı bir bıçakça yaktı
Yüreğimi, çakmaklaşıp kav gibi...
O yüzden, külümü deştikçe eller
Bulaklanır Kutlu Kaya'nın dibi
Kendi kendisini içerken güller
Niceki, "göç!.." seslerine uyandım.