Senin bu yorumuna ufak bir anımı daha dahil edeyim. Hiç unutmam, sene 1991 Temmuz ayı ve ne sıcak ne sıcak. O zaman 15 yaşındayım ve Yugoslavya transit yolunu kullanacağız. Avusturya'dan geçerek şimdiki Slovenya üzerinden giriş yapacağız ama ülke bir ay önce başlayan olaylardan tam bir cadı kazanı. Sınır kapısının neredeyse 5 km ötesinde patlamaları duyuyorsun. Alelacele o günün 100 Mark'ını bozdurduk. Bir para verdiler aman Allah'ım. Kucak dolusu!!! Neyse, bastık gaza girdik transit yola ve neredeyse dur duraksız konvoy halinde ilerleyerek Bulgaristan çıkışı öncesi yemek için bir restorana girdik. O bozdurduğumuz tüm parayı bıraktığımız gibi, beğenmeyip Dinar bir halt etmiyor diyerek üstüne de Mark istediler. Anlayacağın bu çok acı ama gerçek bir tecrübe oldu. Üniter bir ulus devletiyken, Tito'nun ölümünden sonra bir anda ekonomik ve etnik açıdan param parça oldular. Bizde istikbalimiz ve mevcudiyetimizi koruyamazsak, pusuda bekleyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olacağız.