Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Serbest meslek sahiplerinin ve zanaatkarların da bu rejimin kölesi olduklarını söylemiştim. Başka ne olabilirler ki? En küçüğünden en büyüğüne kadar; öğretmeninden profesörüne, din adamından yayımcısına kadar hepsi plütokrasiye hizmet ederek yerlerinde kalırlar ve tek görevleri de zenginlerin aleyhine olan düşünceleri engellemektir. Bu sınırlan çiğneyenler hemen işlerinden atılır, yerlerini kaybederler. Bu duruma düşenler, ya proleteryanın içine girer, ya sefalet içinde yaşar ya da işçi sınıfı içinde kışkırtıcı ajan olurlar. Ve unutmayınız ki, kamuoyunu oluşturan basın, papazın kürsüsü ve üniversitelerdir. Bunlar, bir ulusun ideolojisini oluştururlar. Sanatçılara gelince, onlar da plütokrasinin az ya da çok bayağı zevklerine aracı olmaktan öte bir iş yapmazlar. "Ama her şeye rağmen servet, kendi başına gerçek iktidar değildir, güç kaynağıdır. Ve güç, hükümeti meydana getirir. Bugün hükümet kimin elindedir? Nüfusunun yirmi milyonu iş sahibi olan proleteryanın mı? Buna siz bile gülüyorsunuz. Sekiz milyon üyesibulunan ve çeşitli meslek gruplarından oluşan orta sınıfın mı? Onun da proletaryadan kalır yanı yok. Öyleyse kimin elinde hükümet? Sayılan, çalışan nüfusun çeyrek milyonunu bulmayan, boşta gezen plütokrasinin elinde. Aslında gerçek yönetici bu çeyrek milyon da değildir. Dürüst ve büyük bir gayretle hizmetini esirgemiyor, evet, ama hükümeti yöneten plütokrasi değil, onun beynidir. Ve bu beyin, yedi küçük ve güçlü gruptan oluşmuştur. Bütün bu grupların tek bir beyin gibi çalıştıkları da bir gerçektir.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.