Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Nenem
Değerli
Li-3
Li-3
, değerli Rastafaryan, sen de ben gibi Çerkes, Abhaz mısın? Öylesin galiba Yasinciğim. Öyleyse, öyle evet, bu iletim sana ithaf olsun. Sen anlarsın beni. Biz kendimizi hiç ifade edemedik galiba. Yok be ne alaka, biz kendimizi çok iyi ifade ettik aslında. Ettik de, insanlar değil atlar anladı. Sahi biz atları çok severiz di mi? Öyle, çünkü atları en güzel biz dans ettiririz. Olsun, ne çıkar ki? Anlayanlar sağ olsun. Atlar da. Hem, ben kendimi en güzel Türkçe'yle ifade ediyorum. Dolayısıyla ben Türküm diyorum. Gerçi karım bir Rus. Çocuklarım fifti fifti. Çoktan affettim Rusların bize yaptığını. Anamızı ağlatmışlar hem de. Neyse. Neyse, hele tıklayın bakalım şu linki. Açıldı mı, sağ tuş yapıp döngüyü tıklayın hele bir. Metin bitene kadar da dinleyin. youtube.com/watch?v=MR15JMw... Ben aksini hiç görmedim. Bizim sülalede hep erkekler gider ilk akşamdan. Kadınlar çok yaşar. Nenem kocası öldüğünde gencecikmiş. Gerçi dedemle aralarında helâlinden bir 25 sene yaş farkı varmış. Firavun, ben daha 15'indeydim, kaçırdı beni Nartlar. Bir görsen gözlerimi, yemyeşil, dersin ki iki firuze koymuşlar göz yuvarlarıma. İki turkuaz. Ağzım çatlamış nar. Birazcık bile açsam kırmızı nar taneleri dökülür, erkekler birbirini yerdi bir tanesini bile kapmak için. Evi sırtlanırdım da gık demezdim. Ben ağlatan kafe oynamaya çıktığım zaman, mızıka şaşırırdı. Böyle derdi kendini anlatınca. Kara gözlü, kara kaşlı. Elleri yaba gibiydi. Boynuzlarından tutar, yere yatırırdı koca danayı, diye dedemi anlatırdı. Sevdim ben o hınzırı. Ama o beni yalnız, tek başıma bıraktı. Bir türlü de gidemiyorum yanına. Kazık çaktım bu dünyaya. Hani haksız da sayılmazdı. Öldüğünde, yüzü devirmişti çoktan. Kafkas cevizi. "Kafkas cevizidir. Getiren komşu söylemiş. Çerkesmiş. Serttir ama en lezzetlisidir, demiş annene. Aklına geldikçe kırıp, yiyorsun. Aslında her aklına geldiğinde dolu dolu iki ceviz yemek niyetindeydin. Bir türlü olmuyor bu. Bazılarının içi boş, bazıları simsiyah, çürük çıkıyor. Her seferinde, bu son olsun, diyorsun, olmuyor, habire yeni bir cevizle uğraşırken buluyorsun kendini. Yemişin büyük kısmı sert kabuğun içinde kalıyor, çıkartamıyorsun. Sonra bir ceviz daha. Olmadı, bir tane daha...Bazıları aldığı darbeyle un ufak oluyor, etrafa saçılıyor." diye arada gönderme yapıyorum. Anlayana. Zor ama anlatmak. Olsun. Bir gün bir çerçi gelmiş köye. Dedem ıvır zıvır bakıyormuş. Bir toka almış eline çerçi, bunu da kızına al diye nenemi göstermiş. Tövbe bir daha girememiş köye. Zavallının kısmetini kestim, der yerlere yatardı gülmekten. Ben de, o bunları anlatırken, onun bal yanaklarını öperdim doya doya. Nasıl da tatlıydı. Babam bile hatırlamaz babasını. Oysa anası, nenem, benim büyük kızla bile oynadı. Onca yıl yalnız yönetti ya aileyi. Çocukları daha sabiyken elinde kaldı ya, dolayısıyla diktatördü. Bize, torunlarına değil elbet, gelinlere. En iyi diplomasi İngilizlerde olur. Yok ya! Alakası yok. Nenemdir o. Tarihin en büyük diplomatı Osmanlıdandır ve nenemdir. Sahi, o kadar dedim de ikna edemedim Atatürk'ün cumhurreis olduğuna. Ona göre son padişah Atatürk'tü, son halife de, onu yıkmışlar ve Türkiye bir daha iflah olmamıştı. Halifesiz müsülman mı olur ayol, al işte oynayın bokunuzla. Hep müsülman dedi, bir kez bile Müslüman dedirtemedim. Ben ona yanlışsın derken o benim dediğimi komik bulup gülerdi. Diplomatlığı torunlarına olan aşırı düşkünlüğünden. Asla kasten değil. Yaratılıştan. Çok severdi torunlarını. Torunları dediğim de itine dök, yüze yakın. Her birine ihtimamlı. Düşürmez elinden. Bu sebeple torunlar da çok severdi nenelerini. Anaları, nenelerinin aleyhinde bir laf mı etti, önce evlatları horozlanırdı analarına. En çok sevdiği torunu bir ben bir de bacımdı. Ben daha 6 aylıkken ayrılmışlar anamla babam ya, en küçük oğlunun bebesi olduğum için de ona, onun kollarına kalmışım. O büyüttü beni ta ilkokul dörde kadar. Sonra evlendi babam. Bacım doğdu sonra. Babalarımız bir. Nenesini ağzının ta içine oturttu. Yarabbim böyle mi sever bir insan nenesini. Daha ilkokuldaydı bacım. Nenem yaşlı ya, elli kere kalkardı tuvalete. Korkardı donuna kaçırmaktan. O minnacık kız, canım bacım benim, yanına düşer tuvalete götürürdü elli kere. Gönüllü. Kimse demeden. Bir de, nenem klozette otururken yanaklarından öperdi elli kere. Yahu derdi nenem, bu kadar da olmaz ki, muck muck öper mi adam, işiyoruz ayol. Seslerini duyardım yattığım yerden. Bacım güler, yine öperdi yanaklarını. Bense yattığım yerde, bu nasıl sevgi yarabbim diye, ağlardım. Üniversiteteydim o zaman. Bacımın anasına abla derim. Bu da nenemin icadıydı. İnsanın bir tek anası bir tek babası olur. Sen abla diyeceksin, dedi. Babam da itiraz edemedi. Kadın diktatör ayol. Sıkıysa karşı dur. Kaymakama bile elini öptürmüş. Allah uzun ömür versin ablama, çok emeği var üstümde. Kendi oğluna bir lokma verirse, bana iki verirdi. Öyle merhametli. Abla dediğimi duymasalar, kimse demezdi ki o benim üvey anam. Zamanında iyi hizaya sokmuş onları ama nenem. Gelinlerini yani. Nenem odaya girince ayağa kalkar, selam dururdum. Maksat ablamı kızdırmak. Müşerref Nart, en küçük gelinin, Kayseri, Pınarbaşı, emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım, derdim. Ablam zavallı, en munis gelini oydu. Gelir yanağımı öper, eşşek sıpası, sen geç dalganı bakayım, derdi. Ben ablamdan çok memnunum, Allah da ondan memnun olsun. Yengelerim nenem onlar hakkında ne düşünüyor diye çok merak ederlerdi. Söz verdirir, nenemi sorguya çektirir, dinlerlerdi. Hani benle en rahat dertleşir ya nenem. Ondan. Kör olmuştu son on yılında gözleri garibimin. Ama asla satmadım onu. Elini tutar sorardım. Kulağı da ağır işittiğinden, bağırırdım. Nene, Sevgi yengem nasıl bir kadın, söyle Allah aşkına. Serbest bıraksam, giydirmeye hazırdı. Firavun karı, diye başlardı. Ama ben buna meydan vermez, tuttuğum baş parmağını iki kere sıkardım çaktırmadan. Bu, dikkat nene, ajan var odada anlamına gelirdi. İhtiyar, öyle kurt ki, hemen ağız değiştirir, Sevgi, Sevgi mi dedin dodo, pek iyi bir kadındır. Melek desem melek gücenir. Saçını süpürge etti. Bir de akıllı ki, der, sallardı bol bol. Allah allah, dağda kurt mu öldü. Meğer bu ihtiyar severmiş beni, yanılgısına kapılırlardı. Zaten Sevgi yengem de öldü. Nasılsa okuyamaz bu ifşaatlarımı. Şimdi ben de dodo diyorum en küçük kızıma. Bu aralar biz Leyla'yla, dodoyla yalnız kalıyoruz. Anası, ablaları, abisi TC'de. Yazlıktalar. Ben, malum çalışıyorum. İşteyim. O jimnastik kursunda. Kampları var. Ablam arıyor habire, ne zaman vuslat diye. Yakında abla, sık dişini. Şimdi uyuyor o. Asla öptürmüyor vicdansız. Her hamlemi boşa çıkarıyor. Alnını gösteriyor. Buradan öp diyor. Bense cayır cayır yanıyorum. Her aklıma geldiğinde koşuyorum yanına. Uyuyor ya, yanaklarından öpüyorum. Uyanıyor, tekmeyi yapıştırıyor. Ben canıma minnet ayaklarını öpüyorum. Ayakları ve yanakları en tatlı yerleri. Yarabbim, artık çok da ilgilenmiyorum varlığınla, ama varsan, benim ömrümden al, çocuklarımın ömrüne kat lütfen. Diyorum. Sonra da katıla katıla gülüyorum. İnsancıklar ne garip yahu, üstümü çırparken söyleniyorum, bir beş saniye uçtum ya havada, aklıma bakın neler geldi.
··
177 görüntüleme
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Rabbim iyilik, güzellik, âfiyet, uzun hayırlı ömürler Versin âilecek Metin Bey :)) Gelecek günleriniz geçenlerden daha bereketli, güzel, sevinçlerle dolu olsun :)) Rabbimiz Cömerttir. Sizin ömrünüzden almadan da onların ömürlerine ömür Katar. Ömürlerinize ömür, ebediyete uzanan anlam ve güzellikler Katsın İnşallah :)) Li-3'e de, aLi | Cahil Bilge'ye de, Mete Özgür'e de, Ebru İnce'ye de, Mehmet Admış'a da, tüm dostlarımıza, arkadaşlarımıza ve sevdiğimiz insanlara da gelsin bu duâmız, sizin güzel hâtıralarınızı paylaşmanız vesilesiyle sevineceğimiz güzellikler doğsun hayatlarımıza :)) Âmin İnşallah :)) Ninenizin, vefât etmiş sevdiklerimizin rûhları da şâd olsun... Güzelliklerle, mutlulukla kalın arkadaşlar :))
Li-3 okurunun profil resmi
Benim dede de nenemi kaçırmış tarladan atla. Daha onbeşinde ya var ya yok. Nenem Türk köyünden (yanlış anlaşılmasın, bizim köy Abhaz köyü, komşu köy Türkmen köyü. o yüzden böyle yazdım. Zira farklı halklardan evlenmek sanırım o zamanlar hoş karşılanmıyormuş çerkesler arasında). Dedem de erken önce gidenlerden. Yani kaideyi bozmamış :) Nenem ise dediğim dedik güçlü bir kadınmış. Evin idari işleri ondan sorulurmuş. Ben son zamanlarına denk geldim, çok tatlıydı. Anama da az çektirmemiş ya neyse :) Bu güzel paylaşım için çok teşekkürler :)
Metin T. okurunun profil resmi
Ömrün uzun, öykülerin güzel, romanların başyapıt olsun. Nasıl ama :)))
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Mete Özgür okurunun profil resmi
Ömrüne bereket Metin Abi, müthiş keyifli bir yazı... Atlara gelince, bizim bir kabahatimiz yok. Peşimizden gelmeleri tamamen kendi tercihleri çünkü en iyi biz dans ettiririz :) Anlayanlara selam olsun.
Metin T. okurunun profil resmi
Aynen. Atlar işini bilir :))))
Bu yorum görüntülenemiyor
GBB okurunun profil resmi
Kalemin dert görmesin Metin Ağabey. Hüzünlendirdin yine
Evey hammond okurunun profil resmi
Aklıma yüzyıllık yalnızlık daki ursula geldi:) uzun bir ömür hep korkutucu gelmiştir... Kim bilir neler birikmişti göz bebeklerinde artık göremez olmuştu... Kalanlar hep mutlu olsun...
Emîro okurunun profil resmi
Abi yüreğine, eline sağlık. Şu günlerde mecburi çalışanlardan biriyim, kaydetmiştim geçenlerde, fırsat bulduğumda okurum diye. Az önce biraz dinleneyim dedim, biraz sonra aklıma geldi, hemen açtım okudum. Fazla ses yok dışarda, biraz rüzgar var, su gibi aktı gitti, ne güzeldi. Nenem sürekli aklımdaydı okurken, hatta sayende bir kaç soru hazırladım, arayınca soracağım, dedemle köyde yalnızlar. :)
Kütüphane kedisi okurunun profil resmi
Sizin bu kafanıza hastayım ben. Ne yiyip içiyorsunuz arkadaşlar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.