Sayfanın ilk satırı "Bu mükemmel ve şanslı bir sayıdır." idi. Neymiş bu sayı diye merak edip okumayı sürdürdü. "Kişiye cesaret ve güç getirir. Kişi kendi özgün düşüncelerini, planlarını sürdürmeli, yaptığı işlerde başkalarının etkisinden uzakta kalmaya özen göstermelidir." 27. Her sayfada ayrı bir sayı vardı, yazar ya da editör sayfa sayıları ile sayıları eşleştirmişti sanırım. "Sayıların Gizemi" olabilir mi hiç ne gizemi olacak, bu secret mecret olayları da yeni moda oldu, laf olsun işte, diye aklından geçirse de bir yandan kendine yakın da bulmuştu cümleleri. Daha dün yaşadığı şiddetli tartışmaya kayarken aklı, yine desteklenmediği için yaşadığı hayal kırıklığı kesti neşesini.
"Anla beni. Gitmek, hepsini arkamda bırakıp hayatımda yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. İş, kariyer, bu sosyal statü hiç biri beni cezbetmiyor, mutlu olacağım bir işle meşgul olmak istiyorum." Tabi yine aynı abartıyorsunlar, şımarıklık yaptığını ima eden jestler, seni tanıyorum sen yapamazsınlar. Gelip geçici bir istek olarak görülmesinden sıkılmıştı. Hevesi kırıldığı için keyfi kaçmış, bütün haftasonunu eve kapanarak geçirmiş, sıkıntıdan patlayacağı sırada saçma sapan anketlerle vakit öldürmeye başlamıştı. İşte o anda bulunduğu ruh haliyle okuduğu satırlar kendisine bir işaret gibi gelmiş, vazgeçecek bahaneler aklına gelmezden önce bir cesaretle kalkmış, bilgisayarı açmış, uzun süre önce yazdığı ama bir türlü gerekli cesareti bulamadığı için bilgisayarda beklettiği istifasını maillemişti. Sonrasında ilerleyen haftalar boyunca sabahtan akşama dolaşıp uygun mekanı aramış, bu süreçte sürekli özgüvenini kıran sevgilisini terk etmiş, ailesiyle büyük tartışmalara girmiş, mekanı tutmuş, dekorasyonu tamamlamış, resmi işlemleri halletmiş, en sonunda hayaline kavuşmuştu.
"Hayrola dalmışsınız gülümseyerek ne düşünüyorsunuz böyle?" diye soran restorant şefinin sesiyle düşüncelerinden sıyrılırken gülümseyerek cevapladı.
"En yakınımdaki kitabın 27. sayfasını."